17 Ekim 2010

DANGALAK, PATAVATSIZ, BOŞBOĞAZ ARASINDAKİ FARK

Şeker: Postacıların, Kapıcıların,
Misafirlerin Korkulu Rüyası!
Patavatsız hakikatçidir. Hakikatli nasıl ve nerede söyleyeceğine bakarken, kıvranırken, patavatsız aklına ereni, aklına çarpanı söyleyiverir.
Patavatsız söylenmesi gerekeni de, söylenemeyeceği de söyler. Pişmanlık duyabilir, ama pişmanlıkla pişirdiği bir aş yoktur, sorumluluklarına eşik olan pişmanlıkları yoktur.
Patavatsızın ağzından ya da etrafının suskunluğundan, edebinden kaçırdıkları kötü şeyler olmak zorunda değildir. Bilinmesinde fayda olacak olanı da söyleyeblir, bir başkasının başkasının söylemiş olduğunun papağanı da olabilir.
Patavatsız bir başkasının başına açacağı derdi düşünmez. Patavatsız intikam derdinde de değildir. Diliyle aklı arasındaki mesafe kısadır, boşboğazda olduğu gibi.
Patavatsız boşboğazlık yapabilir. Pat diye söyleyebilir, sözün yakacağını, kavuracağını hesaba katmadan.
Boşboğaz her yerde her zaman muhakeme etmeden tekrarlar, etrafını konuşur, şahit olduğunu ifşa eder. Patavatsız muhakeme edebilir ama konuşmanın yerini, yurdunu, tonunu, sağını solunu bilmez, hesaba katmaz, katamaz.
Boşboğaz sesli düşünüleni, dışavurumu, çok anlamlı jestleri telekulak düzeyinde faş eder. Patavatsız yaraları, bereleri, geçmişi, insanı hesaba katamadan muhakemesini deklare eder. Belagattan haberi yoktur. Belagatin hakikatle olan alakasından.
Patavatsız dangalak değildir. Söylediğinde işiten açısından da hakikat payı vardır. Yerinde söylememektedir. Ya da söyleyip hakikati de kurtarmaktadır. Patavatsız kötü bir insan değildir. Özensizdir. Özensizlik karakterine damga vurmuştur belki biraz. Boşboğaz ahlaki gelişiminde patavatsızın gerisindedir. Kabahatlerin üzerindeki örtüyü açarken hakikat kaygısı yoktur, sadece çenesini tutamaz.
Patavatsız yaralamayabilir, masumiyet sınırında kalabilir, bilgisini dümdüz bir hakikat silsilesinden çıkarabildiğinden irkiltebilir.
Dangalak ne söylese yaralar. Boşboğaz boş konuşur, sıkar, yorar, usandırır. Söylediğinin çoğu ariflerin kulağından kaçar. 
Patavatsız konuşacak topluluğu kaçırır, dağıtır bazan. Bazan dobradır, muhatabı kulak verirken eşi dostu söyleyeceğinden kaçar, hem de söyleyeceği dillerinin ucundayken.
Dangalak patavatsızlık yapar. Patavatsız dangalaklık yapmaz, boşboğaz gibi ağzından da kaçırmaz, bir kayıt cihazı gibi aktarmaz.
Dangalak boşboğazlık da yapar. Her boşboğaz dangalak değildir. Ama dangalaklığa temayülleri vardır ama beceremez.
Dangalak kendince bir yargı gücüne sahiptir. Boşboğaz daha kendiliğinden konuşur. Dangalak mantık yürütür. Mantığı ezer geçer. Ezip geçiş zalimlikten, zulüm merakından değildir, ama söyledikleri zalimce bir çiğliktedir.
Patavatsızın mantığı aklı fikri dangalak’a nazaran daha incedir. Patavatsız daha düşüncelidir. Dangalak daha keskindir.
Dangalak patavatsızdan daha bilgili, malumatlı olabilir, ama yargı gücü ve ifade yeteneği daha çiğ, kaba ve düşüncesiz, hesapsız kitapsız bir görüntü verir. Görüntü olarak görünen aslında cehaletin ne olduğunu bilemeyişdendir. Bilginin incelen ve incelten hareketi bir olgunlaşma hareketidir, insanlararasılıkta ilerleme sorunudur.
Malumatlıya, okumuşa ”cahil!” dersin, ben okudum, senden fazla okudum, aslında sen cahilsin der. ”Geçti cahil ömrüm, bir mırada ermedim”i duymamıştır, duyamaz.
Dangalak parçalayıcı, paralayıcı; patavatsız söylediğinin yerini, yurdunu kavrayışsız; boşboğaz tıntın, toplumsal dayanışmayı boşaltıcıdır.
Dangalak hep incitir; patavatsız ”fesüp” dedirtir, gerer, gülümsetir, derinleşmeleri katleder; boşboğaz konuşmayı, koklaşmayı herkes için suç aletine çevirir.
Dangalak da patavatsız gibi belagatten anlamaz. Patavatsız belagatin hakikatle alakasını yakalayamaz, dangalak belagatı ”dil kırma” sanar.
”Nasıl söylediğimiz” bir ufuk kaynaştırması sorunudur. ”Ne söylediğimiz”in diyalogsallığının farkında oluşumuzdandır. Bu farkında oluş, akla getirilmemiş bir öğrenmişlik, kavramışlık, terbiye olsa da bazan.
Dangalak en kaba anlamıyla narsisttir. Patavatsız diğerkâm olabilir. Boşboğaz bazan masum bir ilkeldir!
Konuşulduğunda dangalak’a ayna olmak, patavatsız’a başkalarının insanlığını selamlayarak konuşmasını sağlamak, boşboğaza güzel bir gecenin karanlığı gibi örtücü, sarıp sarmalayıcı bir sağırlık ve dilsizliği kavratmak olgun insanların hizmeti, vazifesi, biteviye mücadelesi. Dur sus, yasak, kısıtlama ile değil, olgunluğun, rahmetin, dayanışmanın sofrasını herkese açık tutmak ile.
Olgun insan, attığı taşın cama inişini de takip etmiş insandır. Sofrasında dangalaklığın, patavatsızlığın, boşboğazlığın da yoğrulması, pişmesi bir yolunu bulup insana ulaşabilmesindendir. İnsanı arayan kendisini arayan, kendisini pekiştirmeye çalışan, ne yapacağını bilmese de her daim, neleri nasıl yapmayacağına dair bir kararlılığı olandır.
Ne yapacağımızın listesinden kısa olsa da ne yapmayacağımızın listesi, yine de altından kalkılamayacak  bir listedir.
İnsana bakarsın, zamana yayılacak bir muhabbette karşılıklı yoğrulursun.
Arif, ne tuhaf, herkesten öğrenendir. Kendisinden, kedisinden bile.
(Online yazıldı, düzeltilmedi)

11 Ekim 2010

CHP Safralarını Siyaset Yaptıkça, Sorun Çözdükçe Atacak!

CHP'de bir değişim ve yeniden şekillenme yaşanacaktır. Bu kaçınılmaz.

CHP'den uzaklaşacaklar ve uzaklaştırılacaklar olacaktır. Bu da kaçınılmaz.

Ancak kimse değişimi tasfiyeler, örgütsel düzenlemeler üzerinden düşünmemelidir.

Değişim ve yeniden şekillenme gündelik siyasetteki sorun çözümleri üzerinden olacaktır.

Tasfiyeci ya da örgütsel düzenlemeci bir bakışın elinde zaten ne bir eylem planı ne de siyasî program vardır. Ne siyasi aktörler kendi yerlerini bulabilmişlerdir, ne de bunu bulabilecekleri bir zaman/imkân üzerine konuşabilmemiz mümkündür.

Ezberin ve ideolojinin  birlik ya da ayrılık sağlayacağı beklentisi ancak çokbilmiş gazeteciler ve naif biliminsanları için sözkonusudur.

Dünyadaki gelişmeler, Türkiyenin dinamikleri, başdöndürücü pozisyon kaymaları ve alışverişler hiç bir duruş üzerinden ortaklıklara vade sunmayacaktır.

Fikir ortaklıkları ya da ayrılıkları dinamik ve değişken bir zeminde ve ancak dinamik ve ucu açık anlamlarıyla siyasetin pratiği ve pragmatiğinde, sorun çözümlerinin alanında kendini gösterecektir.

Farklı duruşlar, çatışan kararlılıklar farklı bakışların ve dinamiklerin ifadesi, temsili üzerinden demokratik bir zeminde birbirini dışlayıcı olmayacaktır. Daha geniş bir ufuk arayışı, sorun çözüm imkanlarının genişliğini kabulleniş, eleştiriye ve karşı önerilere açıklık ortak zemini gitgide genişletecektir.

Dayatmacı, antidemokratik, tartışmaya kapalı, sorunçözümü dinamiklerine saldıran bir tutumla farklı kaygıların demokratik bir zeminde temsilinin, daha iyi gerekçelere ve konunun hakikatine açıklıkta itirazın birbirlerine karıştırılmamaları gerekmektedir.

CHP'nin oturması, şekillenmesi, yeniden demokratik bir parti dinamiklerine kavuşması için sadece ve sadece siyaset yapması, siyasetin dünyasında kendisini sınaması gereklidir.

Uzlaşmaya ezberden kapalılık, partiye zaten bir dayatma olarak girmiş siyasilerin ortak siyaseti belirleme misyonunu kendilerine yazmaları kabul edilemez, devam ettirilmesine izin verilemez bir tıkanıklık ve gerilim kaynağı olacaktır.

Tehditle siyaset yapma, pozisyon alma imkanı kimselere verilmemelidir.

Tüzük ve yönetim değişiklikleri ölçülü ve tutumlu bir biçimde gerçekleştirilmeli, küskünlerin dönmesi ve takviye güçlerin sunabilecekleri imkânlar abartılmamalıdır. Elbette küskün bırakılmamalı, daha dayanışmacı ve toplumsal temsil modellerine ve çevrelerine açık durulmalıdır. Bu açık duruş, kendi dönüşümünün, envanterinin, oturmasının bir ifadesi olarak düşünülmelidir.

Daha radikal tüzük ya da yönetim değişiklikleri, siyasi programın detaylanması genel bir şekillenme, oturma, kendini bulma sürecinde kendisini sunacaktır.

Dinamikleriyle buluşma, kendi iç dayanışmasını ve alışverişini sağlama süreçlerini kendiliğindencilik olarak görmek CHP'nin şu anda yaşadığı sorunları görmemezlikten gelmeye denk düşer.

İddialılık ve insiyatiflilik konuşarak, tartışarak, koklaşarak, kapışarak, dayanışarak, eyleyerek ve dünyaya yüzünü çevirmeyi öğrenerek edinilecek hasletler.

Eleştiriye ve yanlışlanmaya açıklık bir kendini bulmuşluk ve tarihteki yerini edinebilmişlikle alakalıdır. Bir zamanda, bir dünyada yerleşmiş, hep değişen ve kendisi kalan sosyal sorumluluk olarak!

10 Ekim 2010

Kılıçaroğlu'na Nefes Aldırmak Zorundayız!

CHP'de müdahale korkusu üzerine kurulu bir içe kapanma dönemi sona ermiştir ve geriye dönme ihtimali yoktur.


Halkoylaması döneminde olup bitenler CHP'nin yeniden partileşme, insiyatifte etkinleşme sürecini hızlandırmıştır. En az iki yıl sürecek bir şekillenme ve dinamikleriyle buluşma dönemi yaşayacağız.


Türkiyenin ve dünyanın yığılmış sorunlarına CHP'nin de demesi gereken şeyler olsa da bir süre sessiz kalabilecek, yalpalayabilecektir. Yalpalamalar da şekillendirici olacaktır ve sağlıklıdır.

Sorun çözmek, yeni şeyler söylemek ile jakoben muhafazakarlığın hazır kalıplarıyla konuşmak arasında bir tercihte bulunmak zorundayız.

Ezberle hakikat konuşulmaz. Yeni bir şey söylemek, geleneksiz olmak, temelsiz olmak değildir. Hakikatle yüzyüze olmamızdandır düşünmek, çareler aramak, tartışmak, uygulamak, kendini düzeltmek, birikimini genişletmek.

"Sorun çözerseniz dağılırsınız!" demek bir tehdittir, korkuyla gütmektir, korkuları gütmektir. Ezberle elde tutulan sadece bir yalanı yaşatmaktır.

Cumhuriyeti, hukuk devletini ayakta tutmak yanlışsız, sorunsuz, sürtüşmesiz olmayacaktır. Yapılması gerekeni yapmak her daim kâr, çıkar sağlamayacaktır. Ancak, hakkanî olan, haklılık ve hakikatlilik kaygısı olan, kendisini hakikatle düzelten toplumsal dayanışmanın içinde olacak, dayanışmanın şekillenmelerinden birisi, ta kendisi olacaktır.

Hakikati olanı söylediğinizde işin kolayına kaçmadan, populist olmadan toplumsal destek alma şansınız var. Hakikat kaygısının hissedilmesi bile insanı anlaşılır kılan bir şey.

Toplumumuz, halkımız sanıldığından daha olgun, daha anlayışlı, daha fedakâr, daha çalışkandır. İnsanların kurnazlığına, kâr zarar hesaplarına hitap etmeyecekseniz, bir kapıp götürme, gütme derdinde değilseniz anlayışa, aklı selime, dayanışmacı ruha, hakikatliliğe, adalet duygusuna, toplumsal ahlâka hitap edeceksiniz.

Hangi saiklerle olursa olsun demokrasiyi hazmedemeyen, halkına, partilerine emirler yağdıran ve korku salan zihniyetle gidilebilecek yer bir yeryüzü cehennemidir.

Farklı düşünmek, farklı düşünenle daha başka bir noktadan dayanışma kurabilmek, inandıkları ve kabul ettiklerini savunurken de daha geniş bir ufuktan konuşmayı arayabilmek de. Farklı düşünmek karşı tarafın gerekçelerine kapalı olmayı, hakikatle düzeltilmeyi nasıl dışlayabilir ki?

Korku imparatorluğunun kulları ezberden, yanlış bilinçten, olumsuz anlamıyla ideolojiden medet umanlardır. Ufkumuz korkakların, ödleklerin, hakikatsizlerin ufku olmamalıdır!

Düşünce, kuram, bildiklerimiz kendilerinden yola çıktığımızda bize doğru davranma ve doğru eyleme otomatiğini sunacak şeyler değildir. Tersine ancak ve ancak praksis içerisinde, eyleyerek, amiller içerisinde amil olarak, uygulayarak, yeni şeyler söyleyerek, zamanın ve günün sorunlarını görmezlikten gelmeyerek bilgi ve tecrübe haznemizi açık ve işler tutabiliriz.

Siyasi ve bilimsel birikim gelecek için hiç bir garanti vermez, yanılabilirlik, öğrenmeye açıklık ve tevazu geleceğe açıklığın kapılarındandır.

Ne Cumhuriyetin, ne siyaset tarihimizin, ne uzak geçmişin, ne de geleceğin tecrübesine, birikimine kapalı olacağız.

Daha iyi gerekçeye açıklık, hakikatten başka bir düzeltici/doğrulayıcı/yanlışlayıcı edinmemek ne başkalarının kaygılarına, korkularına, ezberlerine anlayışsızlıktır, ne de çok bilmişliktir.

CHP'den bir şey çıkar ya da çıkmaz, bu sorun değildir. Esas olan CHP'nin kendisini bulmasına katkı, yardım ve destek verilmesidir. Kullanma, kâr sağlama, homurdanma durumunda olmadan destek vereceğiz. Hakikatli olacağız. Doğruya doğru eğriye eğri diyeceğiz.

Bir gün huzursuz olursak, farklı düşünürsek yollarımızı ayırabileceğiz. Tek bir şartla: İç boşaltmadan, talan etmeden, çıkar sağlamadan.

Anla(ş)ma, bir ararada bulunma zorlaşabilir, ayrıntılar daha önemli hale gelebilir birgün, bunlar mümkün. Bu kaygılarla uzak durma, tecrübeyi gündelik siyasetten uzak tutma hakkımız yoktur.

Yarın içinde rahat etsek de edemesek de partileşmiş, demokrasinin ve bağımsız siyasetin işleyen bir kurumu haline gelmiş bir CHP'yi ayakları üzerinde durabilir hale getirmiş olmakla sadece ve sadece gurur duyacağız.

CHP'ye yakın ya da uzak duran dost ve yakınlarımı, eski ve yeni arkadaşlarımı sorun çözen, risk alan, yanlış yapmayı da göze alabilen ve bunu hakikate açıklıkla düzeltebilecek olan bir CHP'nin oluşumunu desteklemeye davet ediyorum!

Eleştirerek, sahip çıkarak, omuz vererek, başkalarını çiğnemeyerek, kendini hakikatle düzelterek.

Sabırla, aşkla, hakikatlilikle.