Akrep kendini karşıya geçirecek sal bulamamış, tosbağadan tosbağaya koşuştururmuş.
Alim bir tosbağa, ölmeyi göze alıp, "Gel kardeş, buyur, karşıya geçireyim!" buyurmuş, ümidini yitirmiş, soyuna lanet okuyan akrebe.
Daha iki kulaç açılmadan, Akrep tosbağaya "Tosbağa Efendi, ben soyunu sopunu, gelmişini geçmişini bilmediğim bir salcıyla yola çıkmam!" soylamış.
Tosbağa çaresiz, şaşkın, ömür uzun, sular yuta yuta başlamış anlatmaya... "Tamam, tamam!" demiş akrep, "bir hikayen var, ama benim de işim var, karşıya geçmekteyim, zamanım olduğunda anlatırsın!"
Karşı kıyıya ulaştıklarında Akrep "bu son olsun!" demiş yavrularına, "hayatta bir daha geveze bir tosbağayla karşıdan karşıya geçersem!"...
Tosbağanın ilmi ne karar arttı kim bilir?
Akrep yükünü taşıtacak birisini her daim bulur. Yük taşımadan, omzunda taşıdıkların için su almadan kendisi olamayacağını bilenler de varolduğu için.
26 Eylül 2006