6 Haziran 2013

Gezi Dersleri : Paniğin Ahlâkı Olmaz!


Toplumsal hareketler başladıkları noktada kalmaz, dallanıp budaklanırlar. Gelişimin ucu açıktır. Yeni şart ve birikimler aralıksız devreye girer, dinamikler devinir durur.

”Benim hareketimdi bu, şimdi nereye gidiyor?” demek doğaldır, ancak yerinde değildir. Destek, katılım herkesin kendi başvuru dünyâsından olur, zamanla bunlar kaynaşarak/çatışarak bütünleşir veya ortak diskur (söylem) oluşturur. Her büyüme değişik anlamlarıyla ”kontrolden çıkar”: Yani, kendi yolunu, ifâdesinin (dinamik ortak payda olarak) tezâhürünü arar.

İlgiler harekete geçen başka ilgiler ile birleşerek dengelenir, bu sıradanlaşma olarak da okunabilir, perspektif çeşitlenmesi ya da sağduyu takviyesi olarak da tezâhür edebilir.

Siyâsîleşmek, siyâsî tecrübeyi de getirir, siyâsî ezberi ve hantallığı da. Kaçınılmaz olandan kaçılamaz. Fark etmeden geçiş mümkündür. Praksis, yeni bir şey söylemeye açıklığın duruşundan ifâ edilir. Her gün yeni şey söylemek hâfıza kaybının ifâdesi değil, hakikat derdiyle yaşayış ve eyleyiştendir.

Sokakta insanlar dayanışmayı öğrenir. Büyüyen bir hareketin kontrol dışına çıkması doğaldır. Fazla müdâhil olmadan evlâdını gözden kaybetmemeye çalışmak kendilerini ”hareketin gerçek sahibi” olarak görenler için daha yerinde bir tavır olabilir. ”Eser” asla başlangıçtaki bileşimden ibâret olamayacaktır. Siyâsî hareketlerin temsil edilmesi, bir retorik kazanması, bazan partileşmeleri gibi olaylar bu yüzden zamana bırakılır. Her şey süreç işidir. Manipülasyon, çamurla sıvama toplumun dinamiklerine çomak sokmadan öteye gitmez! Toplumun kendisi olma ve kendisini yenileme kanallarını sürekli tahrip eder ve çarpıtır.

Protestoların yasak olması, boğulması, vesâyet altında tutulması muhaliflerin de örgütlülük düzeyini zayıflatır, sorumluluk ve insiyatiflerini daraltır, gündelik siyâseti provokasyona açık tutar. Bunun çaresi yasakçılık değil, her tür davranışın tecrübesini ve eleştirisini edinmesine fırsat vermektir. Bu demokratik olgunlukla olur. Yasakçılık risk artıtır, tecrübe açığı yaratır. Tüm taraflar için.

Yanlışlardan öğrenme öğrenme sürecinin devamlılık gerektirdiği fark edildiğinde kurumlaşabilir. Öğrenme kullanma kılavuzu edinme işi değildir. Çarelerin, çözümlerin çoğulluğunu hayatın zorlayıcı, dayatıcı şartlarında ve çeşitlenmeleri altında yaşayabilmişlikten gelir.

”Sosyal medya”da yalan, ithâm, propaganda sanıldığının tersine kolayca sınanır, itirâza açılır. Çoğu ileti ”bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?”dan ibarettir. Yanlış bir görüntüyü, iddiâyı aklı başında insanların iletmemesi, onu derhal tasnif eder, paranteze alır ya da dışlar. Yanlışlama söylenmeden vurgulanabilir, doğrulama onaya, kanıtlamaya açma biçiminde olabilir. ”Dolaşan dedikodu” değil, ”iddiânın kimlerde dolaşımda olduğu” önemlidir, anlamlandırmaların çözümlenmesi çok dolaylıdır ve dolaşım sınanmış ve zorlanamaz (gündelik iletişimsel düzeyde aralıksız sınanan) insanî güvenilirlik üzerine kurulur.

Protesto’nun Dünyâ’da kapışan güçler üzerinden açıklanması gündemdeki dinamiklerin görünürlüğünü, çok bilmiş aktörlerin ufuk sığlığını, gündemi kaçırmaya başladıklarını ifşâ ediyor. İki taraftan birisine manda olarak alan genişletme ve büyüme hülyâları; halkına ve hakikate sırt dönerek ezberi öne çıkaran sürekli savunma ve eldekini koruma hâli; gündelik düzeydeki anlayışsızlık ve inisiyatifsizlik kaygı veriyor. Tarihsel boyutu olmayan (bir zamân ve mekâna yerleştirilmeyen), dinamik olmayan, toplumbilimsel düzeyde naiv ve câhil komplo teorileriyle yönetiliyor gösterilmemiz ve bunu tashîh etmememiz bize yakışmıyor!

Dinamikleri, toplumsal gerçekliği, reel siyâseti, toplumsal entropiyi, asabiyeti analiz etmeyi gereksiz ilân edenler toplumlarına, insâna ve hakikate körleşmişliğin idâre tarzını önermektedirler. Sloganla, propagandayla, ezberle, sâbit fikirle topluma müdâhale felâketlere yol açacaktır!

Sembolik’te çoğulluk, çelişen arka planlar, bir gurubun öbürünü istemeyebileceği zorakî koalisyonlar spontan hareketlerde her dâim söz konusu olur. Bu hareketlerin yenileyici yanı içinde insanların kendilerini, birbirlerini ve duruşlarını test etme imkânlarının doğuşundadır. Biri diğerini ezmeye kalkmadıkça, bir diğerinin tavrından acil işlevsel sonuçlar talep etmedikçe toplumsal dayanışmanın kendisini sınamaları siyâsî spektruma olumlu etkilerde bulunur, toplumsal dayanışmayı tazeler!

Bu tür hareketler ”mükemmel” bir yüzleşmeyle sistemi restore ya da altüst etmezler; toplumsal örgütlenme, ilgi ve dayanışmayı yenileyici, dayanışmanın kendisini keşfetmesini sağlayıcı etkilerde bulunurlar.

Paniğin sosyolojisi, etiği, itidâl’i yoktur. Panikleyenin unutkanlığı, dolayısıyla sorumluluk kaybı söz konusudur. Paniklemiş insiyatif, aklı başındalık diye birşey yoktur!

Siyâset, sokakta, tepkide  şekillenip çiçeklenir. Bunu unutup sağı solu boğmaya çalışan siyâsetler de bir gün tepki aşamasında idiler, bir dinamikleri vardı bazan.

Dayanışma (toplumsal dayanışma) toplumsallaşmanın, kişisellik ve bireysellik kazanma süreçlerinin diğer adıdır.

Korku, insanı insan yapan süreçlerin işlemediğinin ifâdesi olduğunda temellidir, hakikidir, propaganda değildir, geleceği boğmaya yönelmez.

Her insân kendi dersini tadacaktır!

Hüseyin Salim Saraçer
2 Haziran 2013

(Bir sonraki Gezi Dersleri’nde ”Provokasyon Nedir? Provokatörler Kimlerdir?” mevzûuna toplum kuramından yaklaşmaya; sosyalpsikolojik ve sosyolojik geçerliliği olan perspektiflerin önemini tartışmaya çalışacağız.)