22 Temmuz 2021

Şairler Yalan Söyler

Şairler yalan söyler, söylerse lâtif söyler.

Sokaktan yalansızdır yalanları, çünkü şair bu, dilin ufuklar arasında köprü kuran düzelticiliğine bırakır yükünü.

Sokak çakma kahraman yaratıp, evine dönen hakikîsini yurdundan eder. Şair yalandan da gerçeklik kurup, lafzı meselenin hakikatine çevirir. Olana, olacağa, mümküne bakışa yollar açar. Gerçekliğimizin hakikati olmasa da bir kurgunun hakikat iddiası.

Sokak kendi yalanına gaddarca inanır inanmadan, yalanıyla eğitip terbiye eder; şair inanmadığını dahi inanılası bir yola çıkarır, yeri göğü kendine küstürmez.

Sokak yaratıcılığı doğrusunu dahi tartışılmaz palavraya çevirir, şair yalanını bir geçerlilik alanında konuşulmaya sürer.

Şairsiz sokak hülyâsız aşık gibidir. Doğrusunu aramayan iddia, temelini gizleyen baraka. 

Şairsiz sokak hayal gücünü yitirmişlerin mezarlığıdır.

Sofralarımızda şiir okunduğu zamanlar, dümdüz ve şairini katl ederek şiir okunan dizilerin aksine yavaş, ağır, yankısını ala ala, ritminden telaffuzunu bula bula giderdi muhabbet.

Çatılan şair çoğu kez efendisinin şairidir. Manzume yazar. Bağırarak okunan perdeleme, kırk kez söylenince zihinlerde yer eden yalan. Her manzume yazana şair diyeceksek, bu tür şair şiirin diline, şiirin söylemine (diskuruna), kültürüne ters düşen şairdir. Her şiir istisnasız hakikat iddiasıdır, okunurken, okunduktan sonra, üzerine konuşulurken, ufukların arasında gerilirken kendini bulan. Kalp şiiri şiir zevki, ya da sadece zevk eleyip bir kenara atmadıysa, mihenk taşına kadar yol alabildiyse oradan öteye geçemez. Dahi Estetetiğinden bakmadığımızda estetik bambaşka bir hakikat alanının ta kendisidir. 

Zevk sahipliği, had bilirlik, ölçüyü kaçırmayış, akıl izân sahibi oluş, aklı başındalık, hakkanîyet, hakikatlilik, kişiliklilik  toplumsallaşma ve olgunlaşma süreçlerinden itibaren iç içe gelişir, çiçeklenir. Kazada, belâda, yolda, faaliyette, hayatta, hayatlanarak. Düşüp kalkarak.

Yarım yamalak insan, yazarken de olgunlaşır. Hattâ daha bir başka olgunlaşır. Söz okuyanını, itirazını, yankısını, yansısını, yadsınmasını, naziresinde sınanmasını yazanından bağımsız arar, sorar. Okuma da bir anlaşma, konuşma faaliyetidir, anlamanın kendisinin anlaşma faaliyeti oluşundaki gibi.

Cehaletin, zevksizliğin, anlama yetisinden yoksunluğun, dolayısıyla hakikat derdi eksikliğinin taşladığı şair, yalanından taşlanmaz. Hakikatin kontrol edilebilirliği, kısıtlanabilirliği, hakikat ile kendini düzeltmeye kapalılıktan taşlanır. Şair ille de hakikati söylediğinden değil; hakîkat meselesi olan eleştiri, okuma, konuşma, tartışmadan kaçışın; anlayışa, kavrayışa karşı barikat kurmanın hak görülmesindendir. 

Sokağın Bilgeliği kural değildir, kural dışı da. Biteviye cereyan eden toplumsallaşma ve toplumsal dayanışma faaliyetinin (sosyalizasyon, sosiasyon vb) kesintiye uğrayıp  uğramamışlığı ile alâkalıdır.

Şair söyler. Olmuşu söylese kızılır. Olmamıştan yola çıksa yine kusur bulunur. 

Şair yalan söyler söylemesine de, yalanıyla yalanın sözcüsü olmadan, uçurup bıraktığı sözünde yalanla yaşamadan. Bir palavradan ibaret olsaydı hayatı, ayakları hiç yere basmamış olsaydı bile.

"Yalan dünya herşey bomboş"da dahi söylenen boş değildi ki.

(Online yazıldı, düzeltilmedi. Üzerine fazla da düşünülmedi.)