CHP siyasetin tıkanması halinde bir geriye dönüş noktası oluşturuyordu. Bu ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. CHP'nin yeniden tasarlanması, ya da yeniden tanzimi de buna aykırı değildir. İçlerinde değer verdiğimiz adaylar, hoşumuza gidecek yönelimler olsa da, insiyatifi kullanmış olan bizler değiliz. Pandoranın kutusu açılabilir, aldırmak elzemdir.
CHP etksizleştirildiğinde geriye dönüşlülük tahrip edilmiş olacaktı. Türetilebilecek oya dayalı popüler kültürel alternatifler dahi tek alternatifin oyla giydirilmesi olarak düşünülmelidir.
Baykal bir dönemler içiçe geçmiş olan üç ayrı adresten gelen vesayete karşı koydu ve partisini stabilize etti. Ulusalcı kesime vasi olma çabası içerisindeki bir dördüncüsünü de bunlara ekle(mle)yebiliriz.
Baykal geçmiş siyasetleri, hizipçiliği, müzmin muhalifliği için saldırı altında değil: Partisini ve dolayısı ile siyasetimizi stabilize ettiği, (parti içi demokraside haklı olarak eleştirilebilirken) demokrasiye entegre ettiği için saldırı altında.
Baykal, CHP'nin tasarım/proje partisi olmasına izin vermemiştir. Geçmişteki bir çok kavgasına bugünün krizinden baktığımızda haklı da olabileceğini düşünmekteyiz, o çatışmalarında kendisini eleştirmiş olsak da.
Baykal, siyasetimizin bağımsızlığının garantörlerinden olmuştur, emperyalist politikalara eklemlenmecilikten, baazcılığa benzeyen tabi oluş çizgilerinden partisinden uzak tutmuştur. İktidar korkusundan değil, ne olursa ve kiminle olursa olsun iktidar olsun diye bir derdi gündemden çıkardığı için uğramıştır çoğu hakarete.
Ufkunu ve anlayışını burada eleştirmem yakışıksız olur, zaten bu noktada bir önemi de yok. Temel duruşunu ise bu güne kadar yanlış anladığımızı, demokratik ve bağımsızlıkçı bir aklıbaşındalık içinde hareket ettiğini düşünüyorum.
Baykal'a yönelik hareket bağımsızlığımıza, siyasetimize ve geleceğimize yönelik bir tasarımın bir parçasıdır. İçinde kimlerin yer almışlığı önemsiz değildir ancak meselenin kulislerine ışık tutabilecek çapta değildir.
Bu krizde kim parti başına geçmeli meselesi siyasi fantazinin ötesinde değildir. Kendisi de dahil kim geçecekse geçsin, ancak Baykal ve arkadaşlarının insiyatiflerini silerek, altüst ederek olmasın demek durumundayız.
Uluslararası gündem ağır ve zorlayıcı olacaktır. Baykal konunun kendisini tartışmayarak doğrusunu yapmıştır. Baykal'ın tavrı, Baykal'a tavrımız diğer siyasi parti ve kurumlara yönelebilecek saldırıları geciktirse de bazı müdahaleler daha olacaktır.
"Hakiki" ya da türetme bir çok gerekçe bağlam ve hakikatlerinin ve hakikatliliğin ötesinde piyasaya sürülecelerdir.
Olmuşu ve olmamışı tartışıp yerine yerleştirme yerine serin durmak ve ufku, dünyayı, verilen mesajı okumak durumundayız.
Ağır bir saldırı altındayız, çokbilmiş bir cehaletle ve toplum mühendisliğinin en acımasının gölgesiyle boğuşuyoruz.
Bir yandan hayatımızı inceltmek, diğer yandan dünyayı hakkanîyete, adalet ve insanî insiyatife kapanmamış bir yer haline getirmemiz lazım.
Baykalda saldırılan Baykalın kendisi, hatası günahı veya sevabı değildir. İnsan, insanî ve ilahî buyruğu ayaklar altına alma dilinde tartışılmaz!
Baykal'da saldırı altında olan nasıl bir dünyada yaşamak istediğimize dair karar verebilme ve geriye dönüşsüzlüğün planlanmasında yer almama istencidir.
Baykal yaptığı yanlışlardan değil doğrulardan dolayı saldırı altındadır. Yanında olmamız, gerektiğinde ilk eleştireni olmaklığımızdan ibarettir.
İnsanlık psikolojik savaş, propaganda ve entirkacılığı yenmekten ibarettir, işimiz zulme boyun eğmemek, eğdirmemekten ibarettir.
Mazlum, zalimin yerini aldığında işi zalimliktir. Zulme itiraz zulmün kurumlarını, dilini, siyasetini ortadan kaldırma işidir, ince sanatlardandır, Efendim.