18 Nisan 2008

Kapıda


İhanet büyükse, sadakatin de büyüğü kapıda bekler.

Ateş büyükse, yağmur ve sel yoldadır.

Seni bilen, rüyânı hiçe sayıyorsa kâbusunu çağırmaktadır.

Kâbusu olanı rüyâsı uyandırır.

Seni itekleyip, taşıdığın rüyâya eğilen, hakikatsiz bir rüyânın peşindedir. Hakikatle uyanır.

Uyanış iyidir, ip üstünde, dam üstünde gezinmeyene. Her uyku uyandırır.

Bin aşığın posasını çıkarsan eline bir aşk bile geçmez.

Bir aşk bin aşığın çırasını tutuşturur, yine de sönmez.

Senin verdiğin huzursuzluğu huzura terkeden, huzursuzluğunun peşindedir.

Huzursuzluğa, sıkıntıya gelmeyenin huzuru da olmaz.

Kaba'dan incelik, zevk çıkaran başkasının çığlığıyla duyuyurur kendini.

Kaba, hoyrat yanını yontan kendi çığlığıyla ürpetir, incelirken. Gerisi lâtiftir.

Kabanın estetiği zevksizdir, toplumsuzdur, dehanın firavunluğudur, firavun dehasıdır.

İnsanın Musa yanı ile firavun yanı karşı karşıya konmadıkça, yani ruhu bütünleştirilmedikçe dili yoktur. Başkasının acısıdır konuşan. Kendi diyeceği varmış gibi yapandır kabalığın estetiğinin dahisi.

Kurban, mütecavizin estetiğini savunduğunda, suçluluğu yeğlemektedir. Suçluluğu yeğlerken, kendi kurbanlığıdır inceltilen, dolaştırılan, sunak taşına yatırılan.

Yer değiştirmekle kurtulan olmaz. Kendisine yapılanı insan ancak, insanlığa sarılarak yapılmaz kılar. Zulmü alteden zalim olamaz. Zalimi altedeceksen kendi zalimliğinle kapışmakla başla.

Dönük sırta çekilmiş hançeri elinden at da "ben kendi zalim yanımla boğuşuyorum" de!

Biz iyi ve kötü yanları, aydınlık ve karanlık yanları birbirinden ayrılmayan insanlardanız, bizde iyi ve kötü bir biriyle zıtlaşır, bir birini tartar, kapışır. Kötülüğü yenersek, bugün için, şu an için yeneriz, bu, gelecek için umut verse de, hayat boyu kurtulmuşluk bir rüyâdır. İnsanlık sürekli gayret ister. Sürekli çaba ister, emek ister.

İnsan olanın fırtına içinde kopar, insanlıkla alıp veremediği olan ise insanlarda fırtına koparır ama kılı bile kıpırdamaz. Onu yalnız kendisi ilgilendirir. Yalnız kendisi ile ilgilenen başkasının, yani bir insan oluşun farkına varamaz:

Bencil, bir ben (bir sorumluluğun beni, kendine itirazın ben'i, anlamanın ben'i) değildir.