11 Eylül 2007

Aşkın Ahlâkı Üzerine Geçici Notlar


HÂKİKATİN SONSUZLUĞUNU, VE KENDİ SONLULUĞUMUZU DİLE GETİRMEKLE BAŞLAYALIM

1. Kitapları, kavramları, ustaları, birbirine bağlamaya ara verip, aşkın kendisini konu edinelim.

2. Aşk üzerine söylenmişin mânâ alanında gezinebilmek için aşkın kendisine, bir kavramdan ötedeki aşka yönelmek gerek.

3. Önceden söylenmiş, yazılmış, yaşanmış, aktarılmış yok sayılırsa geriye hiç bir kavram, tarihi olan, kurumu olan, terbiyesi olan, hayatı olan bir şey bırakılmaz. Bu mümkün mü? Hayır! O halde, sadece ve sadece, geleneği yok saymak mümkün. Geleneği yok etmek, bir hayatı ve onun tüm izlerini silmekten de derin. Çiçekleri adalara kuşlar taşırken. Arılar hayatı buluştururken.

4. Hans Georg Gadamer, o kadar eleştirdiğimiz, naif bulduğumuz, kaba aydınlanmadan ayırt edemediğimiz hümanist gelenekte dahi, aydınlanmanın en köklü eleştirisini bulabildi.

5. Bakan görür, arayan bulur. Neyi? Olmayanı? Hayır! Olanı? Olgunca cesaret, kendini sarsmayı göze alabildiği ölçüde, kendini değişmeye sarsılmaya açık tutabildiği ölçüde.

6. Kendini sunmayanın, kendisini açığa koymayanın üzerine konuşmak bilgi olarak düşünülemez. Çiçek her mevsim açmaz. Kötü kokusu da, binbir kokunun içinde kendini sunmamış olabilir. Çirkin ördek yavrusunun, kuğu olacağını görmek, tahmin etmek, bilmek ayırd edebilmenin tecrübesini, farkına varararak bakmayı seçmişin işidir.

7. Boşboğaz hakikati söyleyemez mi? Söyler. Olacağı da, olmayacağı da. Öngörü ve bilgece önyargı, gördüğünü söyleme değil, gördüğü üzerine düşünmedir. Soru sorar. Gelecek soruyu bulur.

8. Taksi şöförünü yaşatan önyargısıdır. Kimin ne olabileceğini kestirebilen bir tecrübeden. Yanılmayı kolay kaldırmayacak bir hayatla bakar. Önyargısı boşsa, sevinir.

9. Önyargısı boşa çıkınca hakikati reddedenle hakikat alışverişimiz yoktur. Dostluk, terbiyeyle susmak, karşılıklı susmakta anlaşmışlıktadır.

10. Hakikati hakikatten değil, hakikatli de olsak bir zamandan söyleriz. İnsan, anlayan, yorumlayan, konuşan insan zamanın çocuğudur. Bir tarihsellikten konuşur. Söylediği, söylediği andan itibaren eksiktir, perspektiflidir, bilgi kırıntısıdır, ama bir hakikate açıklıktır.

11. Hakikate açıklık, hakikati yakalamakla değil, ki avuçtaki uçar gider, söylediğini eleştiriye açmakta, kendini düzeltebilmekte, yanılabilirliğini bilmekte, sınırlarını kabul edebilmektedir.

12. İnsanı ne sınırlar? Bunu bilmek, bilineceği kadar bilmek imkânsızdır. Bu kulağımıza fısıldansaydı dahi, bilmediğimizi, hakkında bir haberimiz olmayanı bilemezdik yine de.

13. İnsan olmanın sınırlarını kabul etmeyen, ki bu sınırlar tamamıyla tanımlanmış, tamamlanmış değildir, insanî bilgiye de kapalıdır.

14. Cahillik adeta halimiz. Halini bilen halden anlamakla başlar.

AHLÂK AŞKIN NERESİNDEDİR?

15. Aşkın duruşu ahlâkın duruşudur. Ahlâklı duruştur. Karşı taraf sevmese de sevmektir. Karşı tarafa önceliktir. “Ödülüm ne?” dememektir. Tek yanlılıktır. Yol kesmez, yol açar. Hakkını istemez, hakkını verir. Hakkaniliktir.

16. Kendini beğenmişlik değildir, karşı tarafı önemsemektir.

17. Aşk yalan üzerine kurulmaz. Sevilmeyeceği sevmek, onda sevilecek bir şeyler bulmaktır.

18. Kendisi ortada olmayanın, aşkı da sabah rüzgarıyla dağılan bir sistir. Ne buluttur, yağar, ne pesengidir çöker, ne kırağıdır ağar. Aşıklık kişilik ister. Mecnun olan sermayesini dağıttı, insanlığını, hayatını.

19. İnsanlık dağıtmakla bitmez. Hayat dokununca çöl yeşerir. Mecnunun göz yaşıydı çölü yeşerten. Deve, aşık’ın dikenini yer de, çöle bilgece bakar.

20. Aşk adaletsizlik işi değildir. Ama aşkı teraziye koymaz aşık. İhtimam maşuktan da önce, aşkın varlığınadır. Maşuka ihtimam, ahlâktandır. Aşka ihtimam, oluştandır. Aşk kaybettirir. Aşk, aşkı kazandırır. Kendi kaybettiği sırada, insanlığın kaybettiğini bulur. Aşkla bulunan birlikte, aşk değil Maşuk adildir. Cömerttir. Cömert olmasaydı da, en talepsiz haliyle boyun eğmeyecek miydi aşık?

21. Doğruyu zangoçta söyler, kahin de, sarhoş da. Aşık, aşıkların çeşmesinden içmez. Birikintilerden, sızıntılardan, dökülüp saçılmıştan da alır gıdasını. Kenardan geçer. Kendisine su vermeyeceğini düşündüğü yabancıdan utanır da onda konaklar.

22. Yabancılık? Kendisine de yabancıyken, bu yabancılıkta kendini bulmuşken, yabancılıktan yaban ne anlar Aşık?

(YAVAŞ YAVAŞ DEVAM EDECEK. ONLİNE YAZILDI. HATALAR OLABİLİR. DÜZELTİLİR. AKLIMIZ BAŞIMIZDA KALIRSA.)