4 Nisan 2009

Demokrat'ın Meşruiyet ile İmtihanı


Demokrasiyi eleştirmek, sınırlarını göstermek demokrasinin geçerliliğinin sınanma alanının içinde. Her derde deva bir sistem arayışı, bir kereliğine tüm zamanlar için sorunları çözüp bitirmek ve gelebilecek eleştiriyi muterizliğe bağlayıp kurtulmak demokrat işi değil. (Eleştiri tahammül edilecek bir şey değil, kurucu bir taraf. Demokrasinin temellenme alanını ortaya çıkaran ve sınırlayıp belirginleştiren dinamik söz ortaklıklarından.)


Çoğunluğun azınlığa tahakkümü meselesi şimdilerde seçim sistemleri alâkalandırılarak meclis çoğunluğunun oy çoğunluğuna tahakkümü olarak ele alınabiliyor. Demokrasiye hakkını veren vermeyen tartışmalar olmadan, demokratik bir diskur olmadan, onay verdiğimiz ve vermediğimiz, bazan sihirli paketten çıkıveren yaklaşımların üzerinde serbest bir tartışma yapmadan demokratik bir platformu paylaşabilmemiz mümkün değil. Paylaşmanın kendisi toplumu bir bütün olarak (merkezkaç kuvvetleriyle birlikte) ele alabilme kapasitesi de.


İtirazlardan paniklemenin, itirazı karakolluk etmenin, yerli yerinde yapılmış her itirazı temele itiraz sanıp demokrasinin işini bitirmişlikten konuşmanın anlamı yok. Tartışma işin özüdür, özündedir.


Demokrasi bir süreç, tartışmaya ve itiraza açıklıktır. Konuşma hali, anlaşma hali kapanmadıkça, kulaklarımız megalomaniyle, tiraniyle, çok bilmişlikle tıkanmadıkça süreç devam eder. Tıkanıklık, insan oluşa, toplum oluşa çarpık bakıştandır. Gelişmeci teorilerin demokrasiye getirdiği izahat sınırlıdır. Teleolojiktirler genellikle. Meşruiyeti öngörülen sürecin kendisi sunar. Kendisini, kendi politikalarını kendi öngörülen aşamalarıyla ya da bütünlüğüyle onaylar.


Burada garantili bir imperativ çıkarsama mantığı gerektiren duruşlarla, ne yapılsa gider fikri arasında gidip gelen versiyonlarla karşı karşıya kalırız. Liberalliğin bazı fikirleriyle, anti liberal toplum mühendisliğinin örtüştükleri paylaştıkları noktalar az değildir.


Demokrasi demokrasi olmadan da insanlık vardı. Demokrasi insanlığın insanlık birikimiyle beslenir. Maddi şartların analizi teorik bir tanıma yarasa da, praksisle, uygulanarak, yaşanarak, insanlığın getirdikleri, kattıklarıyla genişleyen, bir teorik birikimi açıklamaz, izah etmez.


Bir kavramı alırsınız, ama ödünç alış değildir bu. Anlamına anlam katarsınız, onu genişletirsiniz. Katılırsınız.


Demokrasi her gün yeni bir şey söylediğiniz alanlardandır, alanlardadır. Eleştiri, itiraz, taze uygulamalar, yeni tavırlar yorumlar ve uygulamalar gerektiren.


Tepeden bakan bir demokrasi yoktur. Tartışan bir darbecilik, otoritaryanite olmadığı gibi.


Tepeden baktırdığımız eğreti bir şapka, üst yapı kurumu gibi taşıdığımız bir örtü, pelerin, çok bilmişlik bürüğü. Tepeden inen teori, kendimizi kendisiyle düzelttiğimiz.


Demokrasi bir alışveriş işi. Açık tutulacak kanalların, tartışmanın, serbest diskurun işi. Bizle düzeltilmeyecek olan, hakikatimizle buluşacak, buluşturulacak, ufuk açacak olan. Demokrasinin hakikatle buluşma alanı insani hakkaniyetin sorun çözme pragmatiği ile buluşturulduğu bir yerde.


Demokrasiyi reddeden de savunan da bir buyurganlıktan konuştuğunda, dayattığında, söylediği savunduğu, önerdiğinin meşruiyetini bilimsellik, salt çoğunluk , halk iradesi, vatan milletin yüce çıkarları gibi kavramlara dayarsa ve "niçin"ini izah edemezse zaten demokratik bir gündemden, ortamdan bahsedemeyiz.


Demokraside meşru kılan kadim ahlaki, hukuki, sosyal süreçlerdir. Meşru kılan, insanlığın kendisini tazelediği intersubjektif, sosyal, kamusal alanlardaki etkinliklerledir.


İnsanlık, toplumsal hayatla iki yakasını bir araya getirir, nesiller yetiştirir, önerileni eleştirisiyle birlikte kodifie eder.


İzah edilemeyen, zaten savunulmuyordur. Muhalefete hakaret, hiddet, şiddet muhalefetini teoride kapsayamayıştan, demokratik praksisi reddedişten gelir.


Muhalefetler, demokraside muhalefetten demokrasiye muhalefete dahi kaysa, antidemokratikleşmeleri demokratik süreçlerin işlememesiyle alâkalıdır. Demokrat duruş, demokrat alışveriş hiç bir itirazın hakikat payına sağır kalmaz. Demokrasi, dayatmalarla mücadelesinde, dayatmalara kaynak olan kaygıları, korkuları yok saymaz. Korkudan korkulmaz. Kaygılarıyla, tasalarıyla, itirazlarıyla insanlığı genel demokratik diskura dahil eder.


Tasarımlarımızdaki farklılıklar her zaman yanlış doğru kutuplaşmalarından kaynaklanmaz. Öyle olduğunda iş kolaydır. Kanıtlarsın. Dışladığın, ihmal ettiğin, yoksaydığın perspektifleri entellektüel alışverişe dahil edip rakip ya da farklı duruşlara cevap verebilecek başka duruşlar sunamadıkça "tepeden inmeci demokratlık"tan başka ne sunabilirsin?


Demokrasi gündelik alışveriş işidir. Yeni şeyler söyleme, esneklik, çare arama işidir. Bu demokratik olmadığını sandığımız bir çok toplumun gündeliğine, demokratik toplumlardan fazla kazınmış da olabilir. Demokrasinin nasıl nerede ortaya çıktığından çok, nasıl idame ettirildiği, yaşatıldığı sürdürüldüğü üzerinde durulmalıdır. Maddi şartlar önemlidir, ama yeterli değildir.


Demokratik süreçlerin gelişimi genel insanlık tarihi içersinde değerlendirilebilecektir. İnsanın insan olma süreçlerine aykırı bir yeni icat peşinde olmamız mümkün, ama antiütopik bir hayal olarak kalır bu. Regulatif yanını insanlığımızdan, insanlığımızı kurma, geliştirme, idame etme süreçlerinden almamasından dolayı.


Meşruiyet, diyalogdadıır, konuşma, anlaşma süreçlerindedir. Kendisinden emin metodlarla ve yanılmadan yola çıktığımız büyük kavram, bir yerde yazılı duran anlaşmanın öncelikleri, kapalı uzman toplulukları bize dayatmadan başka ne verebilir?


Toplumsal dayanışmayı zedeleyebilecek, önceleyebilecek türde dayanışmalar kurmak dogmatik, monologcu, dayatmacı, insanı dışlayan, anlamayı anlaşmayı dışlayan duruşlardandır. İnsan, insan kalabilmek, insanlığa devam edebilmek için örgütlenir.


Hakikatten başka hakikat yoktur, kendimizi hayat içinde geleceğe açarak sınayabileceğimiz.


Demokrasinin önceliği meşruiyetin öncelikleridir. İnsan olma pratiğimizden gelen, bir praksiste olmasından.


(İş aralarında yazıldı, tamamlanamadı. Düzeltilecek.)