Kimi vatanperver yazarlarımız diyorlar ki dünyada bizden başka herkes ya insiyatif sahibi ya da piyon. Makûs taliimiz hep seyir, hep seyir.
Vatan kavramı kendine dar gelen aydınların bazıları da diyor ki evet, bize ne gelirlse iyi veya kötü getirilmiştir: Ya efendilerimizin dedikleri ya da barbarlık!
Kimi diyor ki "gençleştirelim". Savaş görmemişleri general, tecavüzcü (mütecaviz) kovalamamışı emniyet müdürü, topa yeni başlamış yetenekli gençleri milli takım antrenörü yapakla başlarsak herşey hallolacak hani. Dışardan bakan değil, partibaşkanı tayin edilen bir ülkede parlak gençlere siyaseti bırakıp daha kolay yönetileceğiz. Görmüş geçirmişliğin bir önemi yok, hayaı tanımanın bir önemi yok, toplum mühendislik meselesi.
Kimi diyor ki tecrübe gerekli, bırakın acelmileri. Yani başkalarının tecrübe edinmelerine kapatmak gerekli hayatı. Bunayana kadar otursunlar yerlerinde.
Yedi dil bilmek gerekli. Tarihçi olmak, felsefeci olmak için. İnsan olmak, düşünmek dilini bulmaz yani?
Kaç diplomalı kızımız bakana danışman oldu, aferin. Ne büyük katkıları olmuştur. Na kadar beğeniyordur bizi dünya. Milyonlarca gencin önünde yürüyenlerse halâ mahkemelerde sürünmeli.
Kimi diyor ki gencin işi hayatın tadını çıkarmak. Pısırık pısırık oturup arada bir seviyeli beraberliklerin arasına dalıyorlar terminatör gibi. Sonra sıkılıp aralarına birilerinin girmesini bekliyorlar sanki. Ne zevksiz bir zevkçilik bu, gumpir yiye yiye patatesleşiyor insaniyet.
Kurtulmuşlar diyor ki bir fikrim var sabitleyip kurtuldum, arındım ve harikayım. Mutsuz, bahtsız ve kanıtlanmamış da. Biteviye emek çırpınma, didinme köylülük olmalı. Onca ezber, okuma, yazma, dile gelemeyen dilleri bilme yani dilsizce dillenme icazete kadar. Bilmez yatıp bilir kalkıyorsun. Ama uzun ve uykusuz bir gece, çilesiz değil tamamen, ama çilesizlik için.
Kimi sufiler diyor ki onaysız olmaz, kendimle olmaz, garantili olsun, formülü bulunsun, olalım ve kurtulalım.
Düşünür kılıklılarımız diyor ki, ben diyorsam doğrudur. Doğru tartışma, tartma, konuşma, yorumşlama, eleştirsine açık olma işi değil yani.
Fitbolunu oynuyosun, mankenini alıyosun, ya da defilene çıkıyosun fitbolcunu alıyosun bitiyo yani.
Devrim yapıyosun, işi tamam. Sorunları bitiriyorsun.
Bir kitap yazıyosrun her şeyi aydınlatıyorsun. Artık yazılmasına gerek yok. Sen tüm zamanlar için yapılacağı yaptın, anlaşılacağı anlattın, senden sonra düşünenler abesle iştigal ediyorlar.
Değişmeyen şeyler zenginlikle evlenmek, yalakalık, hayal için hakikati ezme hakikatsizliği, aşksızlık, şevksizlik zevksizlik.
Zevk bir toplumsal incelik, öznelerarasılık değil de köfteleri çuvala doldurmak, gurmelik, estetlik. Tıkınmak, tıkıştırmak, gevezelik etmek, susturmak, ahkâm kesmek, geviş getirmek. Tadında bırakmak, ölçü ve had bilmek, tevazu, denge, incelik, düşüncelilik, ihtimam, alınteri sanki zevksizliğin aygıtları.
Söz hakkı tanımayan, kendi yolunu bilen, ama yolunu başkalarının nefesborularından geçiren, asosyal bir parlaklıkla karşı karşıyayız. Diplerini bile aydınlatamamaktalar. Ne halkın nabzı. Ne hakikati aramanın çilesi.
Zebanilerin sözcülüğünü yaparak cennete davet edemezsiniz, etmemelisiniz insanları. İnsanı dinlemelisiniz, anlamalısınız.
Hayat kin, intikam, revanş işi değil. Öğrenenleri, öğretebilecekleri konuşturmadığınızdan öğreneceksiniz. Öğrenmeden bu dünyadan gidemeyeceksiniz.
Söke söke öğretir hayat. Kulak tıkasanız da. Zevksizliği zevk edinseniz de.
Hayat arıtır insanı, iyi hayattan da kötü hayattan da, hayatsızlıktan da düzgün şeyler çıkar. Mesele sırt dönüp dönmemenizde avcunuza doğan, her daim yenilenen ve şekillenen hayatınıza.
Mutluluğu da felaketleri de kendisine armağan olan tek yaratık insan. Ufku açılarak, aklı başına gelerek, koruktan şarap çıkararak gelip gidebilen insanlık.
Başkalarının dertleri, rüyaları, tasaları, nabızları yoksa bizim için, dünya da yok. Dünyadan alabileceğimiz de yok. Kapış, mücadele et, itiraz et, diren, haksızlığa karşı çık, ama, kendine itirazı da hasıraltı etmeden.
İnsanlık nasıl bakabilir kendisine insan gibi, insan nasıl insanlığını çiçeklendirebilir ve adam gibi yaşayabilir? Derdimiz bu olmalı, az biraz.
(bitmedi, düzeltilmedi, gözden geçirilecek)