24 Kasım 2011

Birilerinde CHP’nin Altın Hisseleri, Kontenjan Üyelikleri, Ayrıcalıklılık Sertifikaları Falan mı Var?

"CHP’li isen atatürkçü olmak zorundasın!" diye bir şey yok. CHP’nin ilk yıllarından bu yana böyle bir kural olmadı! Kaldı ki Sadi Irmak, Nihat Erim, 12 Martın ”Beyin Kabinesi"ndekiler, hattâ Turgut Sunalp, Kenan Evren, Bülent Ulusu, Haydar Saltık kendilerince atatürkçü idiler.

"Atatürkçülük" ne doğrudan CHP’ye üye olma kriteri, ne de CHP’li olmamanın. "İyi insan" olmak, hakîkatli olmak, hakkanî olmak, kendisini ve fikirlerini hakikatle düzeltir olmak çoğu pozisyon için yeterli ancak, bu kadar "kâmil insan" da nerede bulunur, bilemiyorum. 

Bizim ”kemalizm” dediğimiz bağımsızlıkçı, muasır medeniyetten yana tavır almış, çalışanların haklarını gözeten sol çizgi ”Kadro”culuktan çok Doğan Avcıoğlu döneminin antiemperyalist çizgisi idi. Bu çizgi 12 Eylül öncesinde demokrat, (asker-sivil) bürokrasinin önceliklerinden uzaklaşmış, kemalizmin belki de en kitlesel ifâdesi olan ve darbede doğrudan hedef alınan bir eğilim idi.

Atatürkçülüğün elitist olan ya da olmayan; demokrasiyi önceleyen ya da öncelemeyen; çalışanların hak ve hukukunu önceleyen ya da öncelemeyen bir çok versiyonu var. Hangisi haklıdır, doğrudur bilemem, daha doğrusu ahkâm kesemem.

Hatırladığım bir şey var sadece: Bizim nesilden kemalistlerin yakalarında ”ya istiklal ya ölüm” yazılı Mustafa Kemal Paşa rozetleri yüzünden seksen öncesinde karakollara çekilip dayak yemeleri. Kemalizmi ezmeyi vazife edinen aynı soğuksavaşçı devlet ve Halkevleri'ne savaş açmış derin kadrolar "görülen ihtiyaç üzerine" birdenbire ”atatürkçü” oluverdiler.

Bir çilekeş, ömrünü öğrencilerine adamış köy enstitülü öğretmeninin atatürkçü olmasından başka bir şey anlamaktayım, bir ara dönem bürokratının yanardöner ideolojisinden başka bir şey.

Kimse "atatürkçü olduğu" iddiasıyla CHP’de hesap vermezlik, yanlışsızlık iddiasında bulunamayacağı gibi kimse de kimseyi atatürkçü olduğu için antidemokratlıkla, "tek parti zihniyeti"yle, sağcılıkla, solculukla suçlayamaz.

Atatürkçülük iddiası bir milletvekili tarafından CHP’de ayrıcalıklılık, hesap vermezlik iddiasına dönüştürüldüğünde ve yine bu milletvekili kendi zihniyetinin elvermediği ama gerçekten meşru siyasetlere ”CHP geleneği çiğneniyor!" diyebilirken tek parti döneminin tartışılır uygulamalarını CHP’ye gelenek olarak biçiyorsa, ona: "CHP’liliğin tek particilik, pozitivistlik, ikna odacılığı olmadığını" hatırlatmamız gerekir.

CHP, 12 Martta asker sivil bürokratik siyasî çizgiyle hesaplaşmasını yapmış bir partidir. Parti tabanının demokrat coşkusunu o zor zamanda hatırlamayanlar, "CHP’nin geleneği"nden bahsetmesinler!

Tek parti dönemi kuruluş dönemidir, yanlışlar da doğrular da, gri alanda kalan uygulamalar da söz konusu edilebilecektir. Vali Nevzat Tandoğan’ın değişim anlayışı bugün espirilere konu oluyor da, dün olmuyor mu idi? Dün yapılan yanlışlar Cumhuriyetin arkasında duranlarca onaylanıyor muydu?

DP de tek parti döneminin CHF’sının bir parçasıdır bir anlamıyla. CHF’nın sorumluluğundan kaçınma çabası anlaşılır bir olaydır. DP bir kopuş dahi olsa, cumhuriyetin politikalarını temelde yadsımış bir duruşun partisi de olmamıştır. Bugünün ideolojik atatürkçülüğün temellerinin DP döneminde İnönü'ye karşı canlandırıldığını da unutmamak gerekir.

Türkiyede çoğu parti, bırakın CHF’nı İttihat Terakki kökenli kadrolarca kurulmuştur. Atatürk ve İnönü bireysel olarak İttihat Terakki’ye tek partiden kopuşun kadrolarından daha mesafeli bile görülebilirler. Yine de Cumhuriyet Halk Fırkası’nı İttihat Terakki'den esinlenmiş bir parti olarak görmek isteyenler az değildir. Oysa, rekâbet, çatışma ve tasfiye Cumhuriyetin ilk yıllarında olanca yoğunluğu ile süregitmiştir.

İttihatçılık karşısındaki ”liberal demokrat” çizginin mirascısı hiç bir siyasi partimiz yoktur. Liberal ya da demokratların olmadığı anlamına gelmez bu. Kökenleri ittihat içi, CHF içi kapışmalardır.

Ecevit’in çizgisi fevri ve kendisine özgü değildi. Varolan bir eleştirinin üzerine kurdu Ecevit çizgisini. Yeni yollar, imkânlar, dengeler, açmazlar, alternatifler elbette her siyasi çizgiyi etkiler. Etkiye kapalı parti, topluma ve hakîkate kapalı dar ideoloji partileridirler. CHP böyle olmadığını yetmişlerde cesaretle gösterdi.

Oniki eylülcü müdahaleden geçmiş bir CHP’yi yeni nesillere tek parti zihniyetinin devamı olarak göstermek zor olmazdı, CHP içindeki atatürkçü olduğunu iddia eden çizginin kanlı pazarlarda soğuksavaş yeşilkuşakçılığı tarafından katledilen kemalistlerle benzerliklerinin olmadığını bilenler olmasaydı.

Kemalizm kendi demokrat yolunu sınadı, başardı ve ağır bir diyet ödedi 12 Eylülde. Demokrat, yurtsever kemalizm ikna odaları kemalizmi değildi. Gerçekten halkçıydı, devletçiliği siyasî değil iktisadî idi. İktisâden yeni liberal devletçi çizginin atatürkçülüğü eski CHP'nin demokrat çizgisi ile örtüşmemektedir.

Kemalizm yanılmazlık ideolojisi değildi. Antiemperyalist, tartışmaya açık, demokrat çizgiyi açıkça benimsemiş, halkçı bir tavır idi.

Dersim üzerinden tartışılmazlık çağrısı CHP’nin demokrat, antiemperyalist, yurtsever çizgisine ters düşecektir. Dersim aydınlatılmalıdır.

CHP Maraş ve Çorum katliamlarında Dersim’de üzerine yüklenmeye çalışılan yaftada iddia edilenin tersini yapmış, halkı savunmuştur! Bugün CHP’yi suçlayanlar o günlerde nerelerde idiler? Sivasta kimin avukatlarından kadro oluşturdular?

Bugün Suriyede olası içsavaşın ağır faturasını dengeleyebilmek için yapılan manevra değilse siyasi dindarlık Kanlı Pazar ve Sivas Madımak Yangınında yanlışsızlığından dem vurarak, derin devlet ve soğuksavaşın kurumlarıyla alakasını unutarak Dersimin yaralarını saramaz!

Kanlı Pazara karşı çıkan tek tük aydınıyla, iç savaş çığırtkanı basınıyla; Çorum Maraşta yokluklarıyla, Sivasta müsebbip olmasalar da galeyana gelmeye gönüllülükleriyle, mazlumları değil saldırı karelerinde resim verenleri savunmuşluklarıyla eleştirilebilecek kadrolar önce kendi adlarına dilenecek özürleri dilemeliler, öncelikle de kendilerine demokrasi ve kardeşlik açılımı için oy veren seçmenlerine. Zarar verdiklerine. Savunmadıklarına.

CHP ise yanılmaz, yanlışsız, ceberrut, hep haklı, hep sığ, 12 Eylül atatürkçülüğünü çokbilmişliklerine kalkan ve payanda yapan kontenjandan kadroları dışlamalıdır. Seçim ve referandum öncesi her milletvekiline, parti üyesine yeni bir şans verilmesini, ideoloji üzerinden tasfiyenin yanlış olacağını, insanların eylemleri, icraatları, tavırları üzerinden değerlendirilmeleri gerektiğini vurgulayanlardanım.

CHP yönetimine beğenmediğim kadrolar da gelse, seçimle gelip seçimle gidebilecek kadroları çokbilmiş ve yanılmaz, antidemokrat yurtseverliğe tercih ettiğimi de defalarca vurguladım. CHP’de öncelik demokrat bir çizgiye hayatiyet kazandırmak, parti içi demokrasinin önünü açmaktır.

Tartışılmaz, savunulamaz, tabucu, yasakçı zihniyet insanüstülük, düzeltilemezlik iddiasındadır. Bu sorumluluğun, dinlerliğin, hakikatle kendini düzeltirliğin yoluna aykırıdır.

Yol ayrımı zamanı gelmiştir. Gündem şu anda CHP’nin demokratik çizgisinin savunulmasıdır.

Demokratik çizgi içinde kalanların arasındaki rekabet parti içi demokrasinin önü açılmadıkça verimli olamayacaktır.

Dersimli bir CHP Genel Başkanı seçmek yerinde olmuştur. Gündem aceleye getirilmeden, soğukkanlılıkla ve demokrasiden taviz vermeden belirlenmelidir.