15 Kasım 2011

Esin Afşar: Sesinde Aşkın Rengi Vardı



Evet, aşk vardı. Sadakat vardı.
Düşlediğimiz sosyalizm yoksulların sosyalizmiydi.
Aç, açıkta kimse kalmayacaktı.

Fikret Kızılok Aşık Veyselin dizinin dibinde "Kuzuya Sordum"u hecelerdi.
Cem Karaca Muharrem Ertaştan Dadaloğlunu öğrenirdi.
Uzun İce Bir Yoldaydık. Taburelerimize tekme atıyorduk.
Şairlerimiz hapisteydi.
Kitaplar yakılıyordu.

Ve aşıklarımız hayattaydılar:

Kekliğin kayadan sektiği sekiş
Gül ile bülbülün ettiği çekiş
Yarin iğnesiylen dikilen dikiş
Kıyamete dek sökülmez imiş

Karakucak güreşlerinin peşrevi, Cumhuriyet Bayramlarında oynanan sinsin, çayırlarımızda otlayan, sokaklarda bizimle oynayan tayların yarıştıkları güz günleri. Kına geceleri. İlahilerle güveyileri gerdeğe götürdüğümüz yıldızlı geceler.

Esin Afşar sevginin, fedakârlığın, aşkın, umudun ve acının günlerinde gül dalında şakıyan maviş bir kuştu.

Bir gün uçacaktı onca acısıyla. Uçtu. Aşka can verdiği narin bedeniyle.

Ardında bıraktıkları bize yadigar.

O Kul Ahmet'in, Emrah'ın; katledilen, asılan arkadaşlarımızın; mayınlanan gül bahçelerimizin bize emanetiydi.

Seni yetiştiren halk sağolsun!

Bugün doğacak bir kızımızın adı Esin Afşar olsun!

Başımız sağolsun.