13 Mayıs 2008

Mayıs 2008'de Blog'da Durum


BLOG'LA İÇİN KARAR VERMEM GEREKİYOR. Okur artırıcı yöntemlere uzak durduğumuz halde günde ortalama 100 tıklama sınırına yaklaştık. Bu ay okunmada yüzde yüzlük artış beni şaşırtmayacak. 100de stabilize olduğunda ya blog sadece üyelere açık kalacak, ya da tamamlanıp biten yazılar herkese açık bloglara aktarılacak. Kapalı olması halinde yorum ve forum açabiliriz.


4 YENİ BLOG AÇILDI: Yorumbilgisi, Medya Eleştirisi, Mesneviyi Okumak ve Geliştirilen Metin. Herkese her yazıyı okutmamak, istediği tip yazıyı takip etme imkanını vermek daha makul görünüyor. Yeni bloglara henüz yazı yüklemiyorum. Bir de yedekleme sitesi hazırlıyorum. Her hangi bir teknik sorun çıktığında devreye sokulabilecek bir site. Yorumbilgisi bir başvuru sştesi haline getirilebilir ileride. Mesneviyi Okumak da yorumbilgisi sitesi olsa da bir Mesnevi Okuması da. Hazirana kadar bu konuda erkene alınmış bir online kitap yazma çabası ise hüsrana uğradı. Hızlı başladık, ama soğuk karşılandı. Bizden bir ezber, eleştirisiz bir estetik, toplumsuz bir insan bekleniyor sanıyorum. İhtiyaç olmadığına göre, kendi ihtiyaç, imkan ve hazırlığımız belirleyecek neyi nasıl yazacağımızı. Medya sözcüğü yerine basın diyebilmeyi istiyorum. Şimdilik devam edelim kullanmaya. Ya da sadece eleştiri diyebilir, aydın eleştirisi de yapabilirim. Yahya Kemal, Tanpınar, Haşim, Cemil Meriç, Doğan Avcıoğlu, Oğuz Atay, Yalçın Küçük, Murat Belge değerlendirmeleri yapmayı istiyorum. Güncel siyasi konulardan çok aydın, toplum, bilim, kültür üzerine düşüncelerini değerlendirmem ilginç olabilir.


GELİŞTİRİLEN METİN'de şu anda "Seni Seviyorum"a öncelik verilecek. Paralel bazı hikayeler, zaman dizgisi vesaire sınanacak. Örneğin tarihi sıralama yanlış da olsa aynı anda hem oarada hem burada olması imkansız mekanlar ve olaylar sınanacak, imkanlar yoklanacak, gereken malzeme, eksik olan bilgi ya da kavramamdaki zayıflıklar ortaya çıkarılacak. Tarih bağıyla tarihçi arkadaşlarımın, dil linkiyle dilbilimci arkadaşlarımın öneride bulunabilmeleri kolaylaşacak. Metin kimsenin yardımı olmadan da yazılabilir. Ancak, o dönemleri çalışanlar o insanların hayat anlayışını, hayat dünyalarını merak etmekteler sanırım, ben bugüne yansıyan kısmını, bağlayabildiğim kısmını konuşuyorum. Tarihi roman yazma düşüncem yok. Yazdıklarımda Osmancık, çöller, savaş, esir kampları, göçler, kuruluş sorunu ve sancısı arkaplanda da olsa sık sık gündeme gelecek. Tarihe tanıklık değil, insana, insanın rüyasına tanıklık söz konusudur sadece, aşkı, ayrılığı, fedakarlığı, itilip kakılmayı, yüksek sesli de olsa bazan bir tevazuyu kurcalamaya çalışacağım. Bu bloğ kapalı olacak, hem gözönünde yazıp kurgulayacağım, hem de ruhunu bilip tarihini, coğrafyasını, gündelik hayatını yeterince bilmediğimi düşündüğüm bir dünyayı henüz tanıkları yaşarken sınayıp fikirlerini almaya çalışacağım. Bu eleştiri yazdıklarıma yansımayacaktır, yazmadıklarıma, anlayışıma kazınacaktır. Öğrenmenin, biraz daha anlamanın bir yolunu bulacağız.


MAİLLE ABONE OLANLAR. Çok fazla yazdığımda şikayetçi olan arkadaşlarımı üyelikten peyderpey çıkardım. Kazara üye olan, nezaketen üyelikten çıkamayan arkadaşlarımı da ya maille takibi kaldırarak, ya da bu bloga yazılanları sınırlayarak rahatlatmaya çalışacağım. Mail listesine düzeltilmemiş metin gidiyor. Ama okuyucuyu tanımam, yazarken onların ufkunu da ihmal etmememe de neden olabiliyor.



ARAMA MOTORLARI. Bu ay en çok "komşusuzluk" sözcüğüyle girildi siteye. Araştıranların işini kolaylaştırmak için hem bir "komşusuzluk" bağı koymak, hem de kısa ve derli toplu bir açış yazısı kaleme almayı düşündüm. Bu duruma göre siteye girenlerin çoğu ortaokul öğretmeni. Bismilden Tekirdağa, Trabzondan Antakya Arsuz'a.


Dertli, aşık, anlamaya yeminli çilekârlar her daim misafirimiz. Neşeyle girş de arttı. Demek eskisi kadar tek yönü değiliz. Her meşrebe uygun yazmak işimiz bile olsa, zaman ve hal çeşitliliği istiyor.


KONULAR. Felsefe orta vadede biraz daha hakim olabilir. Tasavvufu Okumam ya da üzerine düşünmem, Mesneviyi Okuma konusuna kayacak. Her alanı ilgilendiren kavramları ele almaya devam etsem de, düşünen, tartışan, düşünceye önem veren, düşüncenin önünü açan bir sufi gelenekle karşılaşma ümidimi yitirmiş durumdayım. Tasavvufa ve tassavvuf tarihine öncelikle kendi düşünce geleneğimizi ve hayat dünyamızın temellerini kavramak için eğildim. Gereksiz görmesem de, daha sessiz okuma, öncelik vermeme durumundayım.


Arzeyleriz, halimizden.