Kainat konuştu biz sustuk.
Kainatı dinledik. Kainatla dillendik. Söylenmeyeni işitmek, işitilmeyeni dinlemek, sessizlere kulak olmak. Hayatı bulmak. Hayatını bulmak.
Biz susarız alemler dinler. Biz dinleriz alemler dile gelir.
Susanla susan, konuşanla konuşan olduk. Yoklara saydılar bizi.
Yayınlanmadık. Konuşturulmadık. Hakarete uğradık. Ruhumuzu aç köpeklerin önüne attık. Tennurelerimizle yolda kalanların üstünü örttük.
Elimizde kalan ne var ki dedikçe, aşk bizi buldu. Varlık kapımızı çaldı.
Neyimiz var neyimiz yoksa yolda kalanların. Yola çıkanların.
Söylenecek neyimiz varsa, dünyayla bitmeyecek köprüyü kuranların.
Ne düşmanımız kaldı. Ne de anlı şanlı dostumuz.
Hakikat bizim. Açıldığı kadarıyla: Hakikat sonsuz. Sonsa bizim.
Hakikatin dostları bizim de dostlarımız. En yalnız da biziz. Sofrası en kalabalık da.
Sofranın en yoksulu başköşededir meclisimizde. Köle devededir. Halife yalnayak. Saltanat değil boyuneğdiğimiz. Ayağa giden ayak.
Boynum sizin, kalbim sizin, bildiğim sizin ey dağ, taş, insan ve hayvan. Ve ey boyun eğene boyun eğen herşey.
Göründüğümüz gibiyiz. Olduğumuz gibi görünmekteyiz.
Dinle neyden. Neyi dinle.