13 Haziran 2011

13 Haziran: CHP


Seçim sonuçları, AKP’nin artık her çeviriye, yazıya, itiraza gazla, kelepçeyle, kasetle, gözaltıyla müdahale edeceği kaygısını taşıyanları muhakkak huzursuz etmiştir.

Ecevit Hükümetinin çöktüğü dönemden bu yana partiler yasaklarla, müdahalelerle karşı karşıya idiler. AKP’nin devam edip edemeyeceği dahi bir dönem belirsiz idi.

CHP ve MHP müdahalelere kapanmayı, büyümemeyi, iktidara yönelmemeyi göze alarak tercih ettiler. Uzun bir dönem vesayete yeltenen çeşitli sosyal mühendislik odaklarına karşı durdular. Müdahil/vesayetçi çevrelerden bazıları bugün AKP karşıtı da görünseler/olsalar  da, o günlerde AKP’yi muhalefetsiz iktidar yapan, ülkeyi muhalefetsiz, üniversitesiz, aydınsız bırakan bir taraf idiler.

Baykal kaseti CHP’deki kapanma, korunma dönemini sona erdirdi. Risk alındı, toplumdan destek geldi ve korunmacı, kapanmacı dönem geride bırakıldı.

Artık CHP  için tek yol kendisini halka, üyelerin sağduyusuna, demokrasi özlemine, gerçekçi çizgisine teslim etmekti.

Şişeden kaçan cinin şişeye geri sokulması saçma olurdu. Şu ya da bu kaygıyla kendilerinden uzak durulmuş tüm çevrelerin siyasete dahil edilmelerine, siyaset içinde sınanmalarına olumlu bakıyorum.  Halk desteğiyle kuşkunun yerini özgüvenin alması geçiş döneminin sancılı olmasına da mani oldu.

Seçimlerden önce CHP’de seçimlerde başarısızlık ve yeni kurultay zincirleri beklentisi vardı. Ağızlarıyla kuş tutsalar kendilerine seçim verilmeyeceğine inanan bir taşra örgütlenmesi söz konusu idi. Bunda geciktirilmiş kurultayın, aday belirlenme süreçlerinin de etkisi vardı.

Dış politikadaki darboğaz yeni bir partinin iktidara gelmesini zorlaştırırken ”arapbaharı”nın dış politikamızı açmaza sokuşu, ustalık ya da acemiliğin neredeyse farketmeyeceği bir bekle gör dönemine girmişlik bir değişimi göze alamayacak dışpolilitikaya duyarlı kesimlerin CHP iktidarına karşı çıkmayacakları, CHP’ye karşı cepheleşmeyecekleri bir konjunktüre yolaçtı. CHP aday krizlerini Kılıçdaroğlunun hareketliliği ile aşarken öneri paketleri ile iktidara geç de kalsa hazırlanmakta oluş intibaını vermeyi başardı. Dışpolitikadaki tıkanma aydınların, iş çevrelerinin, bürokrasinin olası itirazlarını törpüledi.

Ceberrut laikçi söylemin kendisini frenlemesi, intikamcı bir devletçili dilin meydanlarda dolaşmaması, pozitivist ukalalığın tartışmalarda boy göstermemesi seçime bir kaç gün kalana kadar devam etti.

CHP hızla iktidara hazırlanırken, kendisine destek verebilecek kesimlerin tereddütleri, kafa karışıklıkları, korkuları, kaybedecekleri üzerinden hesaplılıkları harekete geçirebilecekleri tüm potansiyele ulaşamamalarına yol açtı. Bunun ilerde sağlıklı sonuçlarını göreceğiz. Bir anti-AKP ittifakın, korporatif zorlanmışlığın yerini güçlü destekçilere verilmiş sözleri olmayan bir siyasi partiye alacaktır.

CHP’ye tereddütlü, muhalif parti ihtiyacını önceleyen bir yönelim dışında bir destek yoktu, siyasetin büyük aktörlerinden. İktidar olmasından ürkülmemesi, sempatiyle bakılması olası dünyalar içinde bir destekten ibarettir. İşini zamanla kolaylaştırsa da, AKP’ye 2002’de verilmiş destek ile kıyaslanamaz. Desteğin düşük yoğunluğu verilecek tavizlerin, karşı karşıya kalınacak dayatmaların yoğunluğunu düşürecektir sanıyorum.

CHP iktidara gelmeden ortadoğuya yeni bir neşter daha atılacaktır.

Suriyedeki son gelişmeleri bir indikatör olarak okuyabilirsiniz. Oluşturulabilecek tampon bölge bizim kontrolümüz dışında gelişmelere işaret edecektir. Suriyenin bir yanlışı bizi de ateşe atacaktır, ne tavır alırsak alalım. Burada insiyatifimizi şimdilik kaybetmiş durumdayız. Sonuç alabilecek bir insiyatif geliştirmek şu anda imkansız. Eyleşerek beklemek, güven kaybına yol açmadan tavır almak durumundayız. Orta noktada bir yerde olmak iç dayanışmayı zora sokmuş bir AKP için kolay olmasa da, bu bir ihtiyaç ve beklenti olarak karşımıza çıkabilecektir.

CHP’lileri iktidarı alabileceklerine ikna etmek hile değildi. Konjunktürün gelgitlerini okumakla alakalıydı. İktidar insiyatifine alıştırılmış bir kadro, ürkekliğini üzerinden atmış bir siyasi çevre demokrasinin garantörüdür.

AKP’nin otoriter eğilim göstermesi demokrasinin kurumlarının zayıflığı ile de alakalıdır. CHP’nin insiyatif geliştirmesi, ”büyük düşünmesi” sadece ve sadece sağlıklıdır.

Hiç bir parti kaybedeceği çok şey olanlar tarafından iktidara getirilmez. İnsiyatif sahibi olmaları vesayetçiliğe karşı da iyi gelecektir. CHP bundan sonra tabanını bulmak, halk hareketlerini keşfetmek, toplumun örgütlenmesine katkıda bulunmak zorundadır.

Dertlerine çözüm aradıkları platform, söz haklarının kürsüsü olmazsa bir parti halkın gerçek desteğini kazanamayacaktır. CHP kapılarını yeniden halka açmıştır ve yolun başlangıcındadır.

Seçim sonuçları o kadar önemli değildir. CHP yeniden bir parti olmuş, ülkemiz muhalefetini kazanmıştır.

Yerel seçimler, dört sene sonraki genel seçimler şimdiden gündeme alınacaktır.

Öncelikle de siyaset içerisinde sınanarak kadrolaşacak ve ceberrut, şımarık, buyurgan, asalak yükten kurtulacaktır:

Önyargılar ve ezber gözden geçirilmek içinidir. İnsanlara yeni bir şans vermek elzemdir.

Buyurganlık kendi partisini kurmadıkça, CHP çalkantıdan kurtulamayacaktır. Bu konuda tavizkar olunmayacağına eminim.

(Yarın MHP, Salı AKP, Çarşamba SP ve HAS PARTİ, Perşembe BDP, Cuma diğerleri)

(Yazdıklarım, yazmaya mecbur kaldığım içindir, siyaseti bilenler okumasalar da olur. Üstünkörü bir dili aşmayacağım.)
(Düzeltilmedi, gçzden geçirilmedi.)