29 Haziran 2011

Gündem Üzerine 2: 12 Haziran Sonrası

(Varolan halden yola çıkarak yazıyorum. Yapılması gereken de bu. Ayrıntıların önemli bir kısmından kaçınmam temellendirmelerin uzun zaman almasından. Zamanım yok. İşten güçten olarak yazıyorum. Karışıklıklar ve çelişkiler yazarken kısaltmamdan kaynaklanıyor.)

MHP'nin tavrı, içine girdiği "legalist" yapının demokrasinin işlememesinde korporativizme kayması tehlikesine dikkat edilmemesinden. MHP sokağa müdahale edildiğinde sokağı rehabilite edeceğine sokaktan çekildi. O zamanın şartlarinda, ağır müdahalelere sokakta cevap vererek sokağı dönüstürmesi mümkün değildi. En "ekonomik" tercihi seçmeleri doğruydu.

Kaset ve şantaj krizlerinden sonra parlementer alandan da el çekmesine yönelik bir müdahale gördü. Varolan tavrı kör bir parlementarizmden öte bir şey. Hem kendisini "hapsettiği" alanda iyice tahkim olup, daha da geri çekiliyor, hem de " demokratik tercih"ten vazgeçmeden vermesi gereken "mesaj"a sahip çıkabileceğini düşünüyor.

MHP'nin açmazı burada. Demokrasiyi tercih, bir yol bir zemin tercihi. Mesajın kendisi gündem tıkanmalarıyla sürekli sekteye uğruyor. Sürekli savunmada kalacağının işaretlerini görmemeleri mi söz konusu bilemiyorum. Demokrasiyi savunma asıl tercih haline getirilmedikçe, diğer kaygılar ve ilkeler bu temelden ifade bulamadıkça MHP hep gündeme yetişmeye çalışacak.

Sokak, parlemento dışı muhalefet, toplumsal hareketler, çevre, kadın hareketleri, hak hareketleri, sendikal hareketler ve gençlik hareketinin demokratik alışverişin dışında tutulması sanki IMF tarafından dikte edilmiş bir tutumlu, diyete sokulmuş demokratik model. Sendikasızlaştırma zaten indirgenmiş iktisadi modellerin bir vazgecilmezi.

MHP toplumsal muhalefete hem legalizmden gelen mesafesi ile, hem de sokağa yönelik müdahaleleri farketmişliği ile demokratik spektrumu yeterince değerlendiremiyor. İktidar bunu MHP'ye karşı kullanacaktır!

MHP seçimlerdeki parlemento dışına itilişin ötesinde bir zorlamayla karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. Elindeki tek zemine mesafeli davranmak zorunda kalması bu yüzden gündeme mesafeyi koyarak parlementoya sarılması yeni bir açmaza zorlanacağına da işaret. Korporativizmin alanına kayma riski burada beliriyor.

MHP demokrasinin temellerini savunmadan, rakiplerinin haklarına sahip çıkmadan demokratik legalizmin sürdürülemeyeceğini, kendi gündeminin oluşturmasına izin vermeyecek bir konjonktürde bulunduğunu farketmedikçe bu zorlama gitgide artacak.

Parlemento dışındaki demokrasiyi de farketmeden, sokağın demokratik zeminini farketmeden, kendisi gibi olmayanlarla dayanışmayı güçlendirmeden dizayn ve müdahalelere cevap verebilmesi mümkün görülmüyor.

AKP yanlısı gazetecilerin erken secim tehditleri doğrudan MHP'ye yönelik. Belki biraz da CHP'li muhaliflere. AKP kendisine yönelik erken seçim senaryolarını hem bloke edebilmeye uğraşıyor, hem de bu söylentilerle siyasete gözdağı vererek tehlikeyi uzak tutmaya çalışıyor.

MHP'nin erken seçimlerde baraja takılma ihtimali erken seçimi tetikleyecektir! Erken seçim AKP projesi değildi. Oluşturulan fısıltılari kim örgütlü veya insiyatif sahibi ise o yönlendirir.

MHP'ye demokratik kaygılarla ödünç oy vermiş sol, CHP'ye açılım politikası dolayısı ile mesafe almış muhafazakar CHP'liler erken seçimde yeniden CHP'ye oy verecekler gibi görünüyor. Yüzde 26da kalınmış olması da ödünç oy lüksünü ortadan kaldırıyor.

CHP'nin protestosu muhafazakar CHP seçmenini, demokrat CHP seçmenlerini tabanda kaynaştırıyor. Listelerini varolan milletvekili sıralamasıyla oluşturacak bir CHP'yi muhaliflerin dışlanabileceği üzerinden karıştırmak zordur. "karıştırmak" sözcüğünü vurguluyorum, siyasete enrika da kurumlaşarak girmekte.

MHP milletvekillerine erken seçim riski itici geldiği andan itibaren bu risk ile yaşatılacaklardır! Parlemento dışına zorlanma MHP'ye kaset dizaynından daha ciddi bir müdahale olacaktır. Bu kez, üzerinden milletvekili kapışmak için değil, siyasetlerini iflasa sokmak, köşeye kıstırmak için.

Bundan sonra ne olacağının analizini yapmış bir MHP kendi yolunu, kaderini daha demokrat bir çizgiyle belirleyebilecektir kanısındayım.

Bundan sonrasında başkalarının hakkını savunmanın varolma meselesi oldugunu farketmiş bir MHP'nin kendi varlık zeminini de güçlendirebileceği kanaatini taşıyoruz. Rakiplerinin haklarına sahip çıkmak ya da çıkmamak, bütün mesele işte bu.