6 Ekim 2007

Bayramınız Mübarek Olsun!



İster hep beklenilmişi söyle, istersen sadece sen, yazılması gerekeni yaz. İnsan budur, böyledir. Ben geldim, siz yoksunuz, yoktunuz deme hakkın yoktur.

İnkâr, aşağılanmak, yok sayılmak düşünenin kaçamayacağı bir kaderdir.

Ölü(düşünür)sevicilerimiz çoktur. Yaşayanlara hayatlarını dar etmek misyonlarıdır.

Onlar ölü düşünürlere hayattayken musallat olsalardı dünyada düşünen insan kalmazdı diye de düşünmeyin, ey iyi kalpli, yazdıklarımızı kazara kurcalayan okur! Okuduklarımız, duyduklarımız sadece artakalanlardır. İnsan, filozof, düşünür, hakim kurukafalarıdır.

Elimdekiler, yazabileceklerimin kırıntılarıdır.

Ten çürür. Hayat başka hayatlara akar. İnsanlık bir bakiyyedir.

Çileyle, cefayla, didinerek, hatta bazan kanımızla, göz nurumuzla, çürüyen etimizle yazarız. Lağım çukurlarında, kardeş kuyularında, altın kafeslerde. Sizi en iyi anlayacaklar, size kapılarını açmış görünenler sizi şarlatanlaştırma çabasının başını çekerler. Ne bayramınız, ne sabahınız, ne de akşamınız önemlidir. Yok sayılmanız önemsenmelerinin varlık kaynağıdır. Ölümünüzden sonra kült haline getirilip yükseltilmeniz de aynı alçaklığın devam ettirilmesinin adabındandır.

Bayramımı kutlayacaksan Ey Okuyucu, oluşuna sadık ol! Olan'a şahit ol! Karartacağına etrafını, kendi fitilini kıs! Kurumunla karartma!

Dünya senin diye yağmalamaktasın. Hayatın senin diye parçalamaktasın. Söylediklerim senin değil diye, başkaları için yok saymaktasın. Her söylediğimizi kendinliğine kılıf da etmektesin. Senin edemediğini gömmektesin.

Anlamayan, sağol. Bu yağmada tuzun yok. Kendi halinlesin. Kendi halindesin. O halde halden de bilirsin.

Ey anlayan! Dünyadan yakınma! Yolda yalnız kalmayı isteyen sensin. O halde hallerimize, hallerimizle yakınma. Memnun olan sensin. İstediğin dünyada yaşamaktasın. İnsandan boşaltılmış, hikmetten kaçırılmış.

Talanın sahnesinde rakset. Ye, iç, yok et, tenine yapış, etini teşhir et, makamına yapış, imajına yapış: Sana yarın yok! Sen çürüyen et değilsin! Senin peşinden gelenler yok. Senden sonrası yok! Gazan mübarek olsun!

Ey çalışan, yaptığı işi düzgün yapmaktan daha asli bir kaygısı olmayan, etrafına dünyayı bağışlayan, kendi dünyasının emiri değil ince işçisi İnsan! Seni uğurlamakla, seni beklemekle, senin kapını açık tutmakla geçti ömrüm!

Sen bezmimize geldiğinde bayramsızlık olmaz. Sen yarinin saçlarını çözdüğünde, dünyada sabah olmaz! Senin diktiğin dikiş kıyamete kadar heder olmaz! Senin diktiğin fidan meyvesiz kalmaz.

Bayramım insanla karşılaştığım an'ımdır. Bayramsızlıklarım, bayramı bekleyiştendir, insafsızlık halleri değildir, amansız hallerdir, ya da insafsız bir haldir sadece, Efendim.