17 Ocak 2007

Cüneyd Bağdatsız Bırakılırken


Ey insaniyet, kan dökmeden, kafa koparmadan, deri yüzmeden, insanların kafasına çuval geçirip çırıl çıplak soymadan, dışkıya bulamadan, köpeklere tecavüz ettirmeden doygunluğa ulaşamayacağını mı düşünmektesin hâlâ?

İntikamın tatlısı, doyurucusu yok! Bir zalimi durdurmak için mücadele etmek başka, o zalime zulmetmek, o zalimden daha fazla zulmetmek için ayaklanmak, sokağa düşmek başka.

Zalimle mazlum yer değiştirirse, istediğinizi asın istediğinizi kesin, zulmü sorgulayan yoktur.

Adalette karşılıklılık, aynı hükmün herkes için geçerli olmasıdır! Adalet, intikam hukuku değildir!

Eğer bu kılıcı sadece mazlum kınına sokacak, çıkarmayacak diye bekliyorsak çok bekleyeceğiz. Bu kan dökme hukukunda bir gün kaçan kovalar, öteki gün kovalayan kaçar, o kadar.

Bir gün, hukuğu, adaletli bir adaleti, adil adaleti, hakkani bir adaleti, medenî bir adaleti yürürlüğe koyacaksak, bu ilkel oyunu değiştireceğiz, işkencecimize dahi işkence yapmayarak, onun çocuklarını çocuklarımızdan ayırmayarak, kardeşimizin ipini çekenin ipini çekmeyerek! Madem ki ipler elimizde, madem ki kararı veren biziz, insaniyeti hayata geçirmeye karar vereceğiz!

İntikam dünyayı değiştirmemeye karar vermişliğin ifadesidir! Savaşlar olur, çarpışırsın, ama tutsağın tutsaktır. Esirin esirdir. Düşmanının annesi annedir, hastası hasta, çocuğu çocuk, rüyası rüya. Kalıcı olan, çekip gitmeyecek olan, talan için uğramamış olan, o topraklarda yaşamaya devam edecek olan komşuluğu, aidiyeti, ihsanı, adaleti, kardeşliği aklına getirir de eyler!

Benden sonra tufan diyen, intikam alalım da sonra ne olursa olsun diyenin insaniyete bir katkısı olamaz! "İntikam!" diye bağıran halka karşı duramayan, hatta önlerine iki de bir kelle atanlar, medeniyetin temsilcisi olamazlar. Talan ve yağma seferine çıkmışlardır, geldikleri gibi giderler. Kalanlar da oyuna az buçuk böyle devam eder, ta ki, "Ey İnsanlar, en asli hakkınız Barıştır!" diyecek birileri çıkana kadar.

Affedilmeyecek şeyler arıyorsak: Zulmü, adaletsizliği, vahşeti, sefaleti, korkunun hakimiyetini, cehaleti, hakka tecavüzü, dehşetin iktidarlarını affetmeyeceğiz. Yönettiğimizde, bunları ortadan kaldıracağız, zındanlarımızda çığlık seslerini yükselterek değil!

İdam sırası kendisine geldiğinde karşı çıkmak insanidir, ama bir geç kalmışlıktır.

Kendi asacakları için, çocuklarına sehpa kurulmasının yolunu açanlar sadece, çocuklarının geleceklerini rehin almaktadırlar! İpe çektikleri zaten terkedilmiş, reddedilmiş, hatta yolunu kaybetmiştir. Yaptığında direneni asmaksa bir inadı yenememişliktir.

Ya onca günahsız İsa? Onca günahsız çarmıha gerilen? Başkalarının günahı için, başkalarının adaleti için çarmıhlarının gölgesinde akbabalar uçuşmakta!

Zulm sırası kendine geldiği için sokaklara dökülüp şarkı söyleyenlere yazıklar olsun!

Kan iktidarını yenmemeye yeminli olanlara yazıklar olsun!