22 Ocak 2007

Gerilimin Tırmandırılan Gündeminde


Görünüre bakılırsa, bu cinayetin hazırlandığını bildirenler, ifade edenler, adres verenler olmuş. Adres verenler de, adres verilenlerce adres verilmiş.

Perde arkasındaki dil çok sert. Keskin. Ne siyasetin, ne aklı selimin dili. Görünürdeki kapışma dilinden çok daha şiddetli.

Bireyler olarak kimin kim olduğunu bilmek, araştırmak durumunda değiliz. Bu tür amatör meraklar yönlendirilmiş etkilere yol açacaktır. Elbette söylenenlerden temkinli sonuçlar çıkarmamak da mümkün değil, ama, konu da bu değil!

Ne adına, kim adına olursa olsun, toplumu daha keskin duyarlılıklara zorlamak çok tehlikeli.

Bu keskinlik, her yöne çevrilebilir, yönlendirilebilir.

Herkes herkesi suçlayabilir, herkes herkesi tehdit edebilir, herkes herkesi hedef haline getirebilir bir durumda.

Olan bitenler, son otuz yılı iyi takip edenlerce kolay yorumlanabilse de, sonuçlardan vazifeler çıkarmak, en zayıf olasılıkları bile hesaba katmamış tepkisellikler demokrasimize zarar verecektir.

Hukuka güvenmek, hukuka güven duyulmasını sağlamak zorundayız.

2007'de bu olayın arkasındakilerle bu olaydan etkilenecekler, bu olayla hedeflenenler arasındaki çatışma daha da derinleşebilir.

Toplumsal duyarlılığı daha da sertleştirerek yönlendirme, yönlendirenlerin elinde patlayabilecek bir düzeye gelmiştir.

Bağımsızlığımız tehdit altındadır, uluslararası projelerde şiddetle yönlendiriliyoruz, sis altında yürüyoruz. Demokratik insiyatifi kıran çeteleşme, radikalizasyon, gerilim tırmandırma, şaibe tırmandırma, hedef gösterme gibi "karartmalara" kapılmamak zorundayız.

Haklı haksız iddia ayırımı yapmadan, radikalize edilmiş bir toplumsal gerilimi ortadan kaldırmak durumundayız.

Gerilimin gündemini takip etmek, kendi gündemini terketmektir.

Demokrasimizi oturtmak, kurumlarımızı tahkim etmek, toplumsal dayanışmayı güçlendirmek, anlamadığımız derin tepişmelerden toplumu uzak tutmaktır. Temkinli, itidalli olmak, acele etmemek, tez canlı olmamaktır.

Siyasette şiddete izin vermemeliyiz.

İnternet demokrasisinin kendi etiğini oluşturamamasıyla, ticarete kapılan basının bağımsızlığını yitirmesiyle şaibeler, yönlendirmeler, kışkırtmalar ve propaganda kolayca dağılıma girebilmektedir. Bağımsız, eleştirel basın desteklenmeli ya da temelleri atılmalıdır.

Geriye dönüşsüz eylemler, tepkiler, çözümler reddedilmelidir.

Bu tırmanış en çok toplumumuza zarar verecektir.

Hafiyeliği, çeteciliği, radikalleşmeyi ve gerilim tırmandırışı gençliğin ya da tepkili kesimlerin gündeminden çıkarmalı, panikçi gündemi zayıflatmalı, toplumu ayakta tutmak için gereken emek, eğitim, dayanışma, örgütlülük ve sorumluluk öne çıkarılmalıdır.

İfşa, teşhir, propaganda savaşları gençliğin ve toplumun halet-i ruhiyesini altüst edecek bir boyuta gelmiştir. Propagandayı, yeraltı savaşlarını engellemek imkansızdır. Hakikatin ifadesinin ise kışkırtmadan, gerilimi artırmadan da yapılmasını sağlamak mümkündür. Herkes perspektifini serbestçe ortaya koyabilir. Bunun meşru biçimi sunumunun içeriğin önüne geçmemesindedir.

Bir içsavaş gündemde değildir. Toplum olgundur. Ama, vatankurtarmacı tepkisellikler, ya da en radikal haliyle ifade edilen kutupsallıklar insanlığa zarar verecek bir boyuttadır.

Bu eylem, herhangi bir eylem değildir. Sonuçları itibariyle son yüzyılda ülkemizde işlenmiş en ciddi bir kaç siyasi cinayetten birisidir. Kimse neden diğer olayları değil de bu tartışılıyor gibisinden düşünmemelidir! Çok derin bir fay kırığında deprem tetiklenmiştir. Tedbirli, ihtiyatlı, temkinli, aklı başında olmak zorundayız.

Bu tip olayların önünün açılmaması için çırpındığımız halde, olayın sonuçlarından doğacak sorumluğunu üstlenmek, toplumun olumsuz anlamda yönlendirilmesini engellemek durumundayız.

Olaya tamamen sonuçlarından bakmak, insan hayatına araççı bakmaktır. Sonuçlarını görmemekse ileri görüşlü olmamaktır. Hem insan olmanın ufkundan, hem de vatandaş olmanın sorumluluğundan bakmak zorundayız.

Dayanışma, kendisi gibi düşünmediğimizle olduğunda dayanışmadır. Gerilim azaltılmalı, insanlarımıza umut verecek bir toplumsal tavır yeşertilmelidir.

Birileri öncelikleri hep sorgulayacaktır. Öncelikleri olduğundan değil, dayanışmasız bir toplumun kolaylığını tercih ettiklerindendir bu. Toplumu sokağa çıkamaz hale getirecek kuşkulardan, güvensizliklerden, komşusunu red etmekten alıkoyacak her adım, insanlığa katkıdır, ülkemizin yolunu açmaktır.

Resmi toplum kabuk değiştirmek, kime hizmet ettiğini unutmamak, insanlık gösterebilmek durumundadır. İnsanlık gösterirken de hamasiyattan başka yol bulamayıp gücendirmeye, kırmaya, ürkütmeye, yani iktidar gösterisi yapmaya meyletmemektir. Karşınızdaki tebanız değil, vatandaşınızdır. Kendisine hizmet sunduğunuz şahıstır.

Biz bu toplumsal yapı değişmelidir diyoruz. Değişmemiş olan da bizimdir. Sorumluluk da, çekilen acılar da ortaktır. Bu ülkeyi sokakta bulmadık, sokağa da bırakamayız, bırakmayacağız.

Çete oyunlarını bırakıp, bıraktırıp, asli sorunlarımızı çözmeye koyulacağız.

Demokrasimizin kurumlarını oluşturacak, hukuğu işletecek, üniversitelerimizi yeniden üniversite haline getirecek, topraklarımıza, havamıza, suyumuza sahip çıkacak, insan gücümüzü ve doğal kaynaklarımızı yeniden keşfedeceğiz.

Daha fazla örgütlü olmak, daha uzun vadeli davranmak, yolumuzu insan emeği ve alınteriyle açmak durumundayız.

Daha fazla cinayet, idam ve katliam konuşmak istemiyorum. Konuyu uzmanlarına bırakıyorum. Arzederim halimden.