25 Ocak 2007
Derdi Anlayarak, Ama Dert de Anlatarak
Sakin, yavaş, temkinle, derdi anlayarak, ama dert de anlatarak edilmeli itiraz.
Saygıyla, kaygıyla, acıyla okumaktayım hayatı. Sevinç bu acıyı düşünceye, anlamaya çevirecek olan, anlamaya yol açan itirazdan, itirazla buluşmadan gelecek. Ufkun karşısına, yanına konan ufuk. Birbiriyle karşılaşabilen söz. Kendini deklarasyonu daha kendini deklarasyonda unutuş. "Seni dinliyorum... ama ben de..." diyebiliş. Bir genişleme. Törpülenme. Birbirinin yarasını sarma. Sırt örtüşme.
Çağın stresi, acelesi, önceden bilmişliği ve karar vermişiliği zamanlara yabancı olan, tarihlerin ufkunu duvarla bölen. Dehşet, vahşet bu ve burada.
Dünyayı kavramadan değiştiriyoruz. Değişen ne? Değişen kim? Biz mi? Ufkumuz mu? Aklımız mı, fikrimiz mi?
Anlayış diliyorum kendime, insanlara. Anlayışla yaşamak, anlayışla bakmak, anlayışla ölmek.
Anlayış, hatasız yapmıyor bizi, anlayışlı yapıyor. Ne güzel ki!