31 Mart 2008

Ne Yapmalı?


Hayatımızı yaşamalı. Yani, insan gibi yaşamaya devam etmeli. Komşulu, eşli dostlu. Çocuklarımız azıklarıyla sokak köpeklerini doyurup eve aç dönmeli, eski zamanlarda olduğu gibi.


Zorda olana fırsatçı yaklaşmamalı. Umutsuz olanlara umut olmalı. Mutlu olanların arasına girmemeli. Mutsuz olanları dinlemeli, desteklemeli, yapamıyorsak uzak durmalı. Komşuda pişene göz dikmemeli. Sofralarındaki bir eksik de bizden gitmeli.


Vazgeçmelerle vazgeçilmezi yakalıyoruz. Çektiklerimiz, fedâkarlıklarımız bizi insan yapıyor. Koparıp almalarımızla, açgözlülüklerimizle dünyayı ateşe veriyoruz. Yine diğerkâm olacağız, yine insan olacağız, bir şeyi hak edenin ayak altından çekileceğiz, hak etmeyeni yetiştirmeye çalışacağız. Rekabet etmemizin meşru olduğu yerlerde rekabet edeceğiz. En azından nerelerde rekabet etmeyeceğimizi, nerelerde rekabet edilmeyeceğini az çok düşünmüş olacağız.


İnsanın, insanlığın önünü açacağız. Tercih ediş ve ediliş sebebimiz haketmişlik, ihtiyaç, yetkinlik, insanlık, anlayışlılık, sabır, alçakgönüllülük, söz dinlerlik, doğruluk, açıksözlülük de olacak artık.


Bizden zayıf olanı, yolda kalanı ezip geçmeyeceğiz. Kimin kimi sırtında taşıdığı hiç belli olmaz. Taşıyoruz sandığımızda, seve seve taşıyacağız.


Bir ülkedeyiz, bir halk içindeyiz. Bir yerde, her yerde, nerede olursak olalım, bulunduğumuz yere zarar vermeyeceğiz. Yaşlılarına hürmet edeceğiz, bilgelerini okuyacağız, insana ve insanlığa sadık yaşayacağız. Doğru sözden sakınmayacağız.


Kendi zalimimize, alçağımıza evlâdımız kardeşimiz olsa sahip çıkmayacağız. Ama insanlıktan herkese sahip çıkacağız. Darağacındaki gaddar kişiye de. Eski dostumuza, düşmanımıza, tanıdığımıza, tanımadığımıza insaf ve insanlığı çok görmeyeceğiz.


Bu dünyaya intikam için gelmedik. İnsan olarak geldik. Olarak, olup da gideceğiz.


Sadık olacağız. Sözümüzü tutacağız. Çalışkan olacağız. Emeğimizle geçineceğiz. Ne yapıyorsak hakkını vereceğiz. Lokantacıysak, evde gösterilen özenden dahi fazlası gösterilecek yemeğe. Temiz olacağız. İnsan sağlığına zarar vermeyeceğiz. Etrafa, çevreye zarar vermeyeceğiz. Kuşlara, tavşanlara, karıncalara yuva olan, koruyan, kollayan, rüzgâra kendini duvar eden bir çalıyı sökmeyeceğiz, çok güçlü nedenlerimiz olmadıkça, bir taşı yerinden etmeyeceğiz. Bir yaprağı dalından ayrı koymayacağız, bir goncayı soldurmayacağız.


Sömürge valilerine boyun eğmeyeceğiz, emrirlerinde dünyayı talan seferlerine gitmeyeceğiz. Tencerede taş kaynatacağız. Savaşan, saldıran basın, kendi muhabirlerini göndersin. Talancılar önce kendi çocuklarını seferber etsin, memleket yağmasından, safahattan alıkoyabilirlerse. Biz yokuz. Biz komşuluyuz. Biz insana dostuz.


Yurdumuzu, insanlığı insanca, açıklıkla, saygıyla, özenle savunacağız.


Haklı olduğumuzda, haklı nedenlerle dahi büyük, kutsal kavramların arkasına sığınarak bir günahsızın kılına zarar getirmeyeceğiz. Getirildiğinde hesap soracağız.


Başka türlü düşünecek ve eyleyeceğiz. Hayır demesini, diyene sahip çıkmasını, savunmasını bileceğiz.


Siyaset, din, ırk, dil ayrımı yapmadan düşüneceğiz. Kendimiz için açılımlar, insanlığın açılımları olacak. Kendimiz için istediğimiz, herkese açık olacak, dosta, düşmana. Rüyamızı insanlığa kapatmayacağız.


Ve hiç bir insani, global, ilerlemeci kavramın arkasına sığınıp, ülkemizi, kültürümüzü talan etmeyeceğiz, yağmalamayacağız. İnsanlıkta geri kalmışlardan hazzetmeyeceğiz, bunun politikasını yapanlardan hazzetmeyeceğiz, birilerinden ille de hazzetmeyeceksek.


Halkımızı, komşularımızı, insanlığı savunacağız. Onlar için dara düşmeyi göze alacağız. Zor zamanlarında hiç bir halkın etrafında akbabalar gibi dolaşmayacağız.


Gücümüzü, imkânlarımızı aşacağız. Buna mecburuz.


Sularımıza, ormanlarımıza, tohumlarımıza, insanlarımıza, aydınlarımıza, halkımıza sahip çıkacağız.


Çocuklarımıza zaman ayıracağız. Okuyacağız. Dinleyeceğiz. Düşüneceğiz. Sohbetin kültürünü yeniden canlandıracağız. Yeniden, bir toplum olacağız.


İnsanlığı yeniden, yeniden, yeniden başaracağız!